30 Ocak 2010 Cumartesi

Bir Psikolog Olarak Babaannem

Mutfakta bir kasenin içinde durmakta olan meyveler ayaklanıp yanınıza gelemeyeceğine göre biri onları alıp getirmelidir. İşte psikolog babaanne burada devreye girer. Kendisi insanın düşüncelerini uzun yıllar önce yalayıp yutmuş, üzerine tencereler dolusu sarma sarmış, Freud'un alnını karışlamış, bütün bunlarla yetin(e)meyip Pavlov'un köpeğinin önüne et atmak kendisine de "limon" demek koşuluyla ağızlarını sulandırmış bir insan olduğundan kurbanın/hastanın zihnini kontrol altına almak için seri darbelerle saldırır. Ortamda bıçakla kesilebilecek kadar bariz gerginliği böyle aşar ve fıldır fıldır dönen gözlere dahası "biri kalksa da getirse" düşüncelerine aldırmaksızın gözüne kestirdiği kurbanını(denek demeyi uygun görüyoruz) dilin harekete geçirme işlevinin de etkisiyle tek bir cümleyle yerle bir eder "xxx(buraya isminizi yazınız), akıllı bir kız/oğlan/çocuk(uygun seçeneği işaretleyiniz) olsan şimdi kalkar gider alır getirirdin o meyveleri"... Afallamış kurban sağa sola bakınır ama insanlar kurban seçilenin kendileri olmadığı için gülümsemektedirler. Çaresiz kurban sonucun kaçınılmazlığını anladığında durumdan zevk almaya çalışır, başını öne eğer ve mutfağa doğru yola koyulur.

Bu insanın oğlunun da anlık bir gazla Wipeout'a boynuna doladığı yılanlı resimleriyle kayıt yaptırdığına dair bir şehir efsanesi de vardır ama bilemiyoruz işin aslı nedir

Hyena'ya Bir Mektup

Sevgili Hyena,

Doğum gününden bilmem kaç gün sonra 'Du şunun face'ine bakıyım kimler kutlamış dedim.' Demez olaydım ki kalbim kırıldı. Sondan başlıyım ben o zaman,

1. Sen benden bi başkasına nasıl küçük dersin! Küçük kara sıfatını senden ateş hava su ve toprak adına geri alıyorum.
2. Sana 'Doğumgünün Oğulcan' diye hatırlatma yapan Necmi'ye de teşekkür etmişin.
3. Herkese teşekkürler demişin. Zor iş ya.
4. Ayşe Teyze'ye cevap yazılmamış! O cevaplar neden Ayşe teyzeye de gitmiyor? Özelden teşekkür edilir tamam ama burda grurunu kırmadığını mı zannediyosun sen teyzenin?
5. İnce'ye ölürüm ben.
6. 'Mutlu olsun' evet bunu ben de sevdim. Anlaşılan bu sırrınız fazla gizli kalamadı Oğulcan Bey.
7. Tanıdığı bilmediğim, adını bile duymadığım insanlar sana çok samimi yorumlar yapmış.. Hyena daha bilmediğimiz nelerin var? Anlatmaya babanın mesleğinden başlasan iyi edersin.
8. 'Gözümü seninle açtım' deyimini nasıl yanlış anladın seni gidi sapık :)
9. Ayça'ya 'Teşekkürler teşekkürler' yazmanı sevdim. Pisliksin ya.
10. ''Andaç çok teşekkür ederim:D'' bu cümleyi senin sesinden duyamıyorum. Üzgünüm.
11. Milka da yazmış ya helal olsun diyorum. Ben severdim zaten o çocuğu :D
12. Enee tiyatrodan insanlar görüyorum facebookta.
13. Bırcıdan özür... Güzel. Hayır kıza sataşmadığın bi yer kalmadı ki. Not defterim de senden bir özür yazısı bekliyo bilmiş ol. Onu kullanıp kullanıp attın.. Gözümden kaçmadı değel. O pembe puantiyelerinden gözyaşı niyetine mürekkep ve yapışkan akıtıyo haberin var mı senin!
14. Sen ve kar sevgin..
15. Tarhan öyle 'doğumgünü' gibi ecnebi icatlarının oyuncağı olur mu len!
16. Sen ve geçmişin hakkında daha derin araştırmalar gerek...
17. Gulbike de garip ama güzel isim. 'Bürgecan' diye de bir isim varmış bilir miydiniz?

Bu yazı da benden sana 477602. doğumgünü hediyen olsun. Şu an 3 günlük avuç içi kadar bebeksin Hyena. Küçük kara :D
Gözüm üzerinde.

Dip göz şey not: Bu arada yeni profil fotoğrafında ağzın açık. Ordan aşağıya bi salya düşecek hem de benim olduğum yere doğru. Bu sefer kaşarlı poğaça da yok nasıl kıvırıcan çok merak ediyorum. Salyaman.
Dip itiraf: evet cartoon network'ten camp lazlo'yu severek izliyorum
kaçmalıyım.

29 Ocak 2010 Cuma

Herkese Bir Halley, Banaysa Bi Harley


Geçen gün eski ilkokulumun yanından geçerken 'Gülpembe' ile çalan tenefüs zilini duydum. Ve hayata küstüm resmen. Ya hiç tenefüs kadar mutluluk verecek bir olayın haberi o şarkıyla verilir mi? Okul yöneticileri çıldırmış olmalı. Derse giriş için cenaze marşı bile uygun düşer ama tenefüs bu lekeli damgayı (?) yemeyi hak etmiyor. Bende durdum düşündüm düşündüm ve 'Neden bloga nutella reklamı hakkında bir şey yazmıyorum ki?' dedim.


Efendim gün geçmiyor ki televizyonlarda abuk subuk reklamlar görmeyelim. Yok efendim konuşan ayçiçekleri, intihara kalkışan plazmalar... Uçan ineklere ve 'sütü seven nesiller'e girmiyorum bile. Ama nutella reklamı affedilmez bi hata. Bu kadar seveni olan bi madde bence bu kadar kötü bi reklamı hak etmez. Ona madde diyorum çünkü o maddenin herhangi halinden özelliklede 'şokella' halinden çok daha kutsal bişey. İsterseniz reklamın saçmalıklarını bir bir inceliyelim.

Sabah kahvaltı masasında yalnızca iki çocuk oturmaktadır. Anne nerdedir? Evdeki o diğer büyük kız neyin nesidir? Bakıcıysa neden ekmeklere nutellayı o sürmez, ablaysa neden evdeki varlığı bir sivrisinek kadar bile olsa dikkat çekmez?
Küçük kız o daha altından bezi alınmamış evin reisi için nutellayı sürer.
çocuk: bunu nasıl yapıyosun? ıımm ım.
kız: nutellanın gizli bi tarifi var
dışardan giren olayla alakası olmayan aşçı amca: kakao, kavrulmuş Türk fındıkları ve bilmem kaç yıllık tecrübe....
Burda araya girmek istiyorum. Madem gizli bi tarif var bre adam neden kızın lafını bölüp sahne çalış tarifi açığa veriyosun? Ahanda çaldım tarifinizi bundan sonra eşsiz değilsiniz. Bide bence işin aslı kullanılan fındıkta ya da kakaoda değil. Marifet adamın yaladığı o tahta kaşıkla koca bi kazan nutella karıştırmasında. Yoksa bildiğimiz kakao ve fındık birleşip onu yaratamaz. Yani sonuçta BİM'in şokellasında da muhakkak aynı malzemeleri kullanıyolar. O şapkalı amcanın tükürüğündeki öz, nutellayı nutella yapan temel etmendir. Bilgilerinize arz ederim.

Sonra kapı çalar. Kim olduğuna karar veremediğimiz kızcağız yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açar. (bkz: televizyonda 5 saniye bile olsa gözükmenin verdiği mutluluk)
çocuk: annniiee!! unutmamışsın!
anne: nutellayı nasıl unutabilirm?
aşçı amca: nutella.. hayır diyemiyceğiniz tek lezzet..

Yok. Ben ananemin yemeklerine ve Hyena'nın babannesinin dolmasına da hayır diyemem. Bu kadar iddialı da olmayın övdük göklere çıkardık amma. Vestel gibi olun. O da Vesten miydi tam hatırlamıyorum ama ''Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu''. Kebap. Hayatımda duyduğum en mantıklı reklam sloganı. Bide Arow'un mallığı var ''Tek benzeri öteki teki.'' ''Hıh b*k'' deme isteği yaratmıyo mu sizin de içinizde? Konuma geri dönecek olursam nutella reklamındaki annenin geceleyin pis işler yaptığı konusunda elimde kesin kanıtlar var. O mavi gözlerine melek yüzüne aldanmamalı. Ama nutellayı unutmamış olması da ayrı bir artısıdır.

Televizyondan çok etkileniyorum sanırım. Geçen gün Lobo benim tam bir 'reklamkolik' olduğum gerçeğini yüzüme vurdu... Burdan yeri gelmişken ona da sevgilerimi ve kokulu öpücüklerimi de yollarım :). Nutella reklamı da tıpkı uçan inekler gibi beni etkilemiş, hayatıma sızmıştır. Sözlerimi hayatımdan bir kesit sunarak bitirmek isterim...

ananem: şu dolapta nutella vardı. yemiyosunuz unutuyosunuz bak onu.
jelly: nutellayı nasıl unutabilirim? bitti bile o ama hala o dolapta duruyo. evet kavonozlar bitse bile anne/ananne ordan çıkarana kadar dolapta kalmaya mahkumdur. ezme kavanozuna da bi bakıver gülüm...

Rosemary'nin Bebeği(Aşırı Spoiler İçerebili)



  • Rosemary ve Guy nasıl da enerjik bir çift öyle... Gün geçmiyor ki çeşitli atraksiyonlara girilmesin
  • Roman, ne bu bebek takıntısı kuzum? Ama bunların fikri ne ki zikri ne olsun... ilk soruları "Çocuğunuz var mı?" olan 70 yaşlarındaki bir çiftten ne beklenir.
  • Aslında kadın Rosemary'i konkene çağırabilirdi gayet.
  • Yan komşular bildiğin sorunlu. Kadınlar geldi direk oturdular şimdi de örgü örmeye başladılar. Te allam...
  • Bir de jenerikteki yazı pembe, ama filmin cd'si dahi yeşil. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
  • Sen ye tatlıları, ye biftekleri sonra yok başım dönüyor, yok kıçım dönüyor yok ya.
  • Korku filmlerindeki insanlar neden uyarılara kulak asmaz, sadece gülüp geçerler?...
  • Bir oda dolusu kıyafetsiz yaşlı insan. İşte ben buna kabus derim.
  • Kabus sahnesi cidden muhteşemdi. Hastalıklı bir zihnin var Roman.
  • New York'ta olan herşey gözüme daha hoş görünüyor.
  • Büyük şehirlerdeki insanların en büyük sorunu: az biraz yakınlık gösterdiğinizde sizi en yakınları ilan etmeleri. Arkadaşım biraz mesafe koysana aranıza
  • Mia Farrow saçlarını kestirince nasıl değişti öyle? <3
  • Hutch'ın hikayedeki konumu, gençleri ormana girmemeleri için uyaran yaşlı adama tekabül ediyor bu yüzden de pek dinlenmiyor kendileri. Yazık.
  • Guy'a ne veriyorlarsa tarifini alıp bizimkilere vermek istiyorum.
  • Anagramları hayatımıza soktuğu için Braham Stoker'a ne kadar teşekkür etsek azdır.
  • Andy veya Jenny kalp Rosemary
  • Ene! Ben bu Doktor Phil'den kıllanmıştım zaten. Yazık be kadına.
  • Güvendiği tek dalı da kırılan Rosemary'nin başına daha ne çoraplar örülecek acep?
  • Koş Ro Koş! Kaç Ro Kaç!
  • Oha! Demek istiyorum sayın okuyucu. Kadın Türk dizilerindeki acılı anneye dönüştü.
  • Bu arada cadılar ne zamandan beri duvarların içinden geçebiliyor?
  • İnce duvarlar insanı rezil de eder, vezir de. Hatta çalınan bebeğinizi bile buldurur.
  • Bu cadı milleti de... Tek mi sandınız lan kızı? Hadi tamam tek ama aptal değil en azından.
  • Guy sinema tarihinde görüp görebileceğimiz en aşağılık kocadır bence. Her gün zevk-i sefa. Aile Koruma Şifrem olmasa ne söverdim.
  • Manson'lar bile böyle değildir lan.
  • Yalnız Time'ın "Is God Dead?" kapağıyla muhteşem. Planlasan olmaz.
  • Sonunda acaba gerçekten öyle mi bitiyor düşüncesiyle tekrar başa sardım ama yine bir şey değişmedi. Bence zaman ve mekanda kaymalar-delikler oluşmuş Roman Polanski gerçek sonu çekememiş.
  • Mia Farrow<312187621702198

27 Ocak 2010 Çarşamba

Sevgili Sorumlu Kişi,

Şu ana kadarki en muhteşem doğum günümde kar yağdırdığın için sağ ol.

The Kutsal Gün



Hyena sana hayallerimin pastasını yaptım! Hem çikolatalı hem frambuazlı. Ama buraya ekliyince bi mal oldu kendinden geçti pasta. Efenim afiyet olsun. Doğumgünün kutlu mutlu mübarek olsun! Saygılarımla.
Evet yapmak istediğim şey tam olarak buydu. Ama ben daha çöp adam bile çizemem.. Kaldı ki klavye hakimiyeti olmayan bi insanın fareye ne kadar hakim olabilmesini beklersin? Ama iyi ki doğmuşun lö. Küçük kara!!
Sorumlu Kişiye,
Pek sevgili sorumlu, hava -7 derece bildiğin üzere. Tamam güneş bize sırıtıyor olabilir ama unutma ki bu mevsim kar yağmalı. O yüzden yarın senden bir kar, bir tipi, yer yer dolu bekliyorum. Tembelliğin üzerindeyse bile bi kalk kar yağdır geri yat. Yoksa olacaklardan sorumlu değilim.

Ajdar'ı tanıyan arkadaşları olan insan
-Uyarıyım dedim.-

24 Ocak 2010 Pazar

may the force be with you

An itibariyle fark ettim de Star Wars babamla benim küçüklüğüme dair hatırladım 3-5 şeyden biri lan. Artık daha çok sevicem Star Wars'u. Valla bak. Şimdi böyle yazınca da pek koydu. Bi de nasıl bir zihne sahibim ben? İnsan 10 sene önce izlediği filmi unutur gider, ama maşallah ben daha demin izlemiş gibi hatırlıyorum. Kendimden tırstım.

23 Ocak 2010 Cumartesi

22 Ocak 2010 Cuma

0900 ...

Küçükken 900'lü hatları aradığım ve bir Furby için biri gelene kadar telefona yapışıp beklediğim doğrudur. Yine 900'lü hatlarda karşıma çıkıp 'Kız arkadaş için 1'e, erkek arkadaş için 2'ye basın.' diyen kadının ardından hemen ikiye basmam ve bunu yapınca gökten, dolaptan veya bacadan gelecek bir Action-Man beklemem konusunda kesinlikle yorum yapmayacağım. Evet.
beni korkutmak için masanın altına girip orada da uyumayı başarabilen bir kardeşim var. Daha ötesi nasıl olabilir acaba veya olabilir mi?

20 Ocak 2010 Çarşamba

Life Is A B*tch,Get Used To It


Bir Garip Aile 6

Kuzeni hakkındaki gerçekleri öğrenen jellyfish, saçmala ve yık ortalığı...

annem: (bi yandan toz alır)(bilenler bilir temizlik yaparken konuşmak fevkaladenin fevkinde bir eylemdir) jelly kuzenin de birisiyle çıkmaya başlamış.
jelly: (şaşırır ve yalnızca bu cümleye odaklanır. gerisini dinlemez bile. nasıl olur? nasıl olur da kendisine anlatılmamıştır bu?)
annem: çok tatlı kız. böyle gözlüklü filan. facebookte inerileyşınşip mi ne yapmasını istemiş. anlamadım ben orasını. ama sakın söyleme kimseye bak aramızda kalsın dedi.
jelly: bana nasıl söylemez ya! kantakuzen!

:D:D böhöhöyt.

Burdan kuzenime selam ederim. Bana söylemediği gerçeklerle bu yolla yüzleşmek hoş olmadı. Neden bana söylemedin ha Kantakuzen? Senin yüzünden tarihle şaka yaptım. Hatta başka şeylere de uyarladım.

annem: melike yastığına kılıf tak bak işte orda.
jelly: çok uykum var yaa. (sen tak nolur bakışları)
annem. iyi yüzsün yat.
jelly. (arkamı dönüp ilerlerken) kanta anne vallahi kanta anne...

Doğum Günü Hedayesi

Ey insanlar! Duyun sesimi. 27 Ocak kutsal bir gündür bilirsiniz. O gün hediyelerinizi alıp meydanlara çıktığınızda şu kurallara dikkat ediniz ki kehanet bir bal kabağına dönüşüp başınızda patlamasın.
Ps: Kehanet mi ne? Eğer 27 Ocağın kutsallığına inanmayıp güzel bir hediye almazsan sevgilinden ayrılırsın. Ayrılamadın mı? Sevgilinin bir pislik olduğu ortaya çıkar. Okuldaki/İş yerindeki durumun tehlikeye girer. Maaşın/Notların düşer. Gıcık mı gıcık insanlar başında bekler. 'Ben demiştim.' diyen arkadaşların oluverir bir anda. Olmaz deme oluyor. Ben denedim oldu. Şimdi uyuşukluk etme bunu 20 kişiye gönder ki ilk adımı tamamlamış ol...

Neyse hediyelere gelecek olursak:
  1. Güzel bir kitap çok makbule geçer. Her zaman, her yerde...(Vampir serileri kitap değildir.)
  2. Film. Al. İzlesin. Mutlu olsun. Hele bi B-sınıfı slaher dayıycan ooo kralsın, babasın
  3. Müzik zevklerinizin uyduğunu düşünüyorsan bir CD olur ama yok olmaz dersen git kendi CD'ni doldur. O şarkılar tek tek dinlensin keşfedilsin.
  4. Aydinger kağıdı. Hediye alacağınız kişinin içinde bir sanatçı yaşıyor ama o bunu bilmiyor mu? Olsun. Artık 'aydinger' var. Alın kırtasiyelerden, oradan, burdan çizsin çocuk sevdiği albüm kapaklarını, resimleri, illüstrasyonları...
  5. Kağıt aldın da bitti mi her şey? Nerede bunun kalemi? Git kalem al.
  6. Bunlar da seni açmıyorsa o kişinin en iğrendiği kişinin resmini Facebook'tan al bastır. Koy güzel bi çerçeveye... Bir-iki tane de sevdiği insanın resmini bastır ki canım çerçeve heba olmasın.
  7. Kişiyle sadece sizin ortak paydanız olduğunu düşündüğünüz herhangi bir şey
Kaçınılması Gerekenler:
  1. Kıyafetler. Dikkat! Dikkat! Sen sevmiş olabilirsin ama belki aldığın kişi sevmedi. Olacak şey mi? Yazık garibim belli de edemiyor, sevdiği birisin çünkü. Ne yapsın sen kıyafet alma en iyisi.
  2. Bestseller ve/ya Klasikler: Kesin okumuştur/izlemiştir veya biliyordur. Ha illa alıcam ben diyorsan önce bir sor. Tabii alakasız bir anda olursa kimse çakmadan öğrenirsin bilip bilmediğini.
  3. Minik Aksesuarlar: Gitar çalan birine gidip gitar maketi alacak olan ilk kişi sen değilsin emin ol son da olmayacaksın. O yüzden git pena al kardeşim mis gibi hem öyle küçük şeyler sürekli kaybolur. Biblolardan hiç söz etmiyorum bile çünkü kimsenin öyle şeylere ihtiyacı olmuyordu son baktığımda. Ha adam manyaktır, delidir, biblo aşığıdır o zaman al.
  4. Komik olmak için alınmış şeyler... Tamam süpersin, manyaksın, kralsın, akıyorsun ama bunlar senin zeka yaşının da bir göstergesi aynı zamanda.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Şehir Dışına Çıkamazken Yapılacak 3 Şey

Efendim aslına bakarsanız bu başlığı 3 tane madde bulduğumdan değil 'Gençken Yapılacak Yüz Şey' le isim benzerliğinden dolayı yazdım.

Eve bi geldim kimse yok. Direk yanıma bi kaç atıştırmalık alıp geçtim bilgisayar karşısına ve aklıma bi şey geldi. Malum hayat bir tek serdar Ortaç'ı ya da goldiyi değil hepimizi yoruyor. Başımızı işimizden kaldırıp etrafımıza bile bakamıyoruz. Hatta 'Çalışmaktan burnumuzu karıştırcak vaktimiz bile yok.' Halbuki bizlerin tatile de ihtiyacı var, haftasonu şöyle bi Abant olsun herhangi bi göl olsun çevresinde oturup yemek yeme, piknik yapma gibi isteklerimiz var. Ama hayatın cilvelerinden bir çoğu bize bunları yapmak için yeterli süreyi vermiyor. Ben de dedim ki neden bahanelerde takılıp kalıyoruz? Bilgisayar, internet, resim indirilebilcek siteler, Google filan çok şükür ki icat edildi. E o zaman ey insanlar neden bizler dışarı çıkamıyoruz diye oturup hayıflanmak yerine evde bir şeyler yapmıyoruz?

Çözümüm çok basit. Efendiler yazın google'a Sinop diye. (ya da kendi memleketinizi aratın, gitmek istediğiniz yeri aratın) sonra fotoğrafıbilgisyarınıza kaydedip ister masaüstü yapın ister tam ekran şeklinde açın isterseniz de indirdiğiniz diğer fotoğraflarla slayt gösterisi düzenleyin. Fondan girmesi için kuş cıvıltıları, deniz haşırtıları filan da bulup indirin. Sonra bilgisayaran karşısında bi yerlere sereceğiniz sofraörtüsü üzerinde sevdiklerinizle pikniğin zevkini çıkartın. Afiyet olsun :)

Nereye? Daha çeşmede karpuz soğutacaktık?

Bir kadın...

Beni en çok etkileyen resimlerden biri.

14 Ocak 2010 Perşembe

Herkese Bir Halley, Banaysa Bi Harley


İçim bıcır bıcır, kıpır kıpır hatta mıncır mıncır sevgili SB. Yüksek dozda FloRida alıp kafamı şişirmesem işler de tam gıcırındaydı. Ne demişler, 'Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım, kafası şişmiş jelly'e Buena Vista lazım gerek.' Evet bunu ben demiş de olabilirm. Yılbaşı fotoğraflarıma baktım da hepsi bomba. Özellikle halay çekerken böyle kendimden geçerek garip şekiller almışım. Hayır bu bir tehdit unsuru mu? Yoksa 'Bak dışardan böyle duruyosun yapma artık yeter tamam.' mesajı mı vermeye çalıştı ailem bana? Anlayamadım.

Bu arada bilir misiniz ki İzzet Yıldızhan'ın Esra Ceyhan'la adı çıkmış :O :D.

Sunshine Believers ben artık şuna inanıyorum ki birey eğer mutluysa çalışmadığı sınavı bile
mükemmel ve ötesi geçebilir. Her şey bizim iç dünyamızda bitiyo. 90 dakika boyunca matematik sınav kağıdına gülümseyerek baktığımı bilirim ya :) Pozitif enerjimi yolladım sanırım. Tabi Asumancığımla nötrlencek olduğunu bile bile.

Bizim bi matematik öğretmenimiz var. Bizim kendisine göre 'mikroplu' olan sınav kağıtlarımızı okurken hastalanmış. Lobo'da yönetime inat optiğe hapşırmış. Pek takdir ettim doğrusu :D

Dün karşıdan karşıya geçerken yolun ortasında durup bize doğru yaklaşan arabadan için 'Bence çarpar.' dedim. Evet etrafımdakiler şok geçirdi. Bide şey oldu
jelly: burası kötü kokuyo. bişey patlamış sanki.. (söyletmeyin o kelimeyi)
jelly'e hak veren hararetli kalabalık: evet evet evet
hyena: (aba pikniğin önünden geçilmektedir) bilmem.. yanmış döner sanki
jelly: (söylemiyim söylemiyim.. söyliycem ya) hyena döner yanınca b*k kokmaz! (Ezellll..... diziyi de izlemiyorum ama herkes orda bi amca varmış sözlerini telefonuna kaydediyo. Ondan çıkması olası bi laf ettim.)


Bu kadar gereksiz bi yazıya Serdar Ortaç ya da aile saadeti fotoğrafı oluşturan Bihter ve Adnan Bey koşuşturmacasını filan koyucaktım ama içimiz açılsın dimi. Sınav haftası da bitti.

Hayat güzel. Kuşlar,çiçekler, böcekler felan :D

Bakışlarına Kurban


Üzerinde kafanızın resminin bulunduğu pastayı yerken bu resmi görmeniz hiç iyi şeylere yol açmayabiliyor.

pedofili ayıya rakip çıktı.

Sona Kalan Kelebektir!

Küçükken sona kalan böcektir, boktur, zarttır zurttur tarzı şeyler söylendiğinde durum değerlendirmesi yapar, eğer en sona kalacak olan ben olacaksam 'Sona kalan kelebektir!' diye kendimi garantiye alırdım.

Böyle küçük melek tavırlarım belki şirinleri görmemi sağlamadı ama anaokulunda tüm erkekler ceza alırken kızlarla dışarı çıkmamı sağladı... Ama ben ne yaptım baktım tüm ilgi bende yoğunlaşıyor, içeri 'cezalı' arkadaşlarımın yanına döndüm. Düşününce iki ucu boklu değnekmiş...

13 Ocak 2010 Çarşamba

Sınav Haftalarının Öğrenciler Üzerindeki Etkileri

  1. Gün: Of! Abi 17 sınav var nasıl bitcek bunlar...
  2. Gün: İki gitti 15 kaldı süper mükemmel böyle giderse muhteşem
  3. Gün: Üç tane daha gitti ama ben de bittim ve daha 12 tane var.
  4. Gün: Yeter lan! Yeter artık! Ne be bu! Neyse bu günü de atlatırsak haftasonu çalışırız. 10 sınava iki günde nasıl çalışacaksak? Bu noktada öğrenci tüm dönem ne yaptığını düşünmeye başlar. Sınavlar sağlı sollu darbeler indirirken öğrenci kendine söver ama hocaların da hiç suçu yok mudur? Bu noktada öğrecinin pili eve git, ders çalış, uyuma sakin temposundan dolayı tükenmiştir. İlk cumartesi en az 10 saat uyunur, piller doldurulur.
  5. Gün: Pazartesi Sendromu bu olsa gerek.
  6. Gün: Bugün günlerden ne? (Ağlamaklı ses tonu)Oha daha kaç gün daha var ne be bu. Üzülme küçük bunlar da geçecek...
  7. Gün: Tamam şimdi yatcaz, kalkcaz, sabah olcak sınava giricez çıkıcak biticek.
  8. Gün: Ne şimdi bitti mi? Oleeeeeeeeeeey! Ama olmaz ki neyse ben eve gidip İngilizce hikayelere çalışayım...
Karne günü: (Aile bireylerine)Ben zaten kesin bir şey söylememiştim size. Hem herkes böyle hatta ben iyiyim bile inanmıyosan git Ayşe'nin annesini, Burak'ın babasını ara.

Tüm olaylar ve kişiler hayal ürünüdür.

12 Ocak 2010 Salı

11 Ocak 2010 Pazartesi

Would you marry me?


Evleneceğim şahsiyet bu olsa gerek!

Komutan Logar, Bir Cisim Yaklaşıyor efendim


Nasıl ya :S Pepsi reklamları yetmedi gittin Lays reklamları çektin, beynimizi o reklam müzikleriyle doldurdun Seda Sayan tamam seni de anlıyorum mecbursun ama bu kadar olmalı mıydı? Bence hayır...

8 Ocak 2010 Cuma

Bir Garip Aile 5


Bonita Remedios hastadır ve çikolataya ihtiyacı vardır....

remedios: jelly bana çikolata getirir misin?
çikolatayı mutfaktan getireceğini sanan masum jellyfish.hatta JF(16): bekle getiririm.
remedios: (şaşırır) gerçekten mi!
JF: (şaşırmasına şaşırır) evet!
remedios: hadi git bana profiterol al.
JF: neaa
bonita: alcannı?
JF: hayır.
bonita: ama sen hastayken ve ciğer ekmek istediğinde (ne pis boğazlıktır bu jelly) ben sana 'tamam gerizekalı' diyip gidip alıyodum. bu mu bunun karşılığı ha!
JF: ....


Gittim aldım. Hayır yani madem bana 'Alıyım gerizekalı' demişin neden o cümleyi aynen gündemimize taşıyosun? Ben bu lafın üstüne nasıl gidip almayayım? Burdan bütün kardeşlere sesleniyorum 'Sizleri seviyorum çilekeşlerim, bahtsız bedevilerim!'
Fotoğraftaki hasta kız da ablamı andırmıyor değil ya. O şapkalı küçük velet de ben olayım bari. E hadi bari.

5 Ocak 2010 Salı

Ateşe Baca Lazım, Kitaba Hoca Lazım, Bu Bloga Şiir Lazım -5




Her zaman Jellyfayşemin oluşturduğu bu başlığa bugün ben, beni derinden etkilemiş ve tüm sınıfın önünde (fonda talas bahçeleri okunuyordu itiraf edeyim.) okuduğum bir Sabahattin Ali şiirini siz Sunshine Believerlarla paylaşmak istiyorum. Bir parçasını ama.




GÜNÜMÜZÜ HOŞ GEÇİRSEK

Aklı kafamızdan sürsek,
İlmin içine türürsek,
Dünyaya çevirip dirsek
Günümüzü hoş geçirsek...

Gökten ve yerden uzakta,
Neşe, kederden uzakta,
Düşüncelerden uzakta,
Günümüzü hoş geçirsek...

Gününüzün hoş geçmesi dileğiyle, yazılılara çalışın :)

Sınav Haftaları

Şu resmin sınav haftalarıyla yüzleşmesine sadece saatler kalmış bir öğrenci için anlamı çok ama çok büyük. Öğretmenlerinin ve yöneticilerinin öğrencilerin kötülüğünü istediği hatta bundan sadistçe bir zevk aldığı bir okulda bulunmak alevlerle yüz göz olmaktan daha kötü kanımca. Hayır insanlar nasıl oluyor da hala başarılı olabiliyorlar aklım almıyor.

Bir gün AAL'nin resmini çekip üzerine de aynen bunu yazacağım...

4 Ocak 2010 Pazartesi

Hayata 7 Günlüğüne Ara Veriyoruz


Merhaba SUnshine Believer! Etrafa bakmaktan yorulmuş bir çift göz, sahibine yük olmuş bir kafa ve işe yaramakla donmak arasında kararsız kalmış parmaklarımla bilgisayarın öteki ekranından bakıyorum buraya. (Buraya? Burası neresi?) Önümüzde kritik 2 hafta var. SINAV HAFTASI!!!. Toplamda 7 iş gününden oluşan ve insan doğasını gerçek anlamda sınayan hafta sebebiyle belki bu güzelim blogda yazı göremeyebilirsiniz. Sizin "ah nerede bu hayvanatlar? Haydi ama yazı istiyorum" diye sayıkladığınız günler



  • Tatarfish duvar kenarına kopya yazıyor

  • Goldfish yani ben hangi derse çalışmaya karar vermeye çalışıyor

  • Jellyfish geometride yardımcı doğrular çiziyor

  • Britfish Britney Spears dinliyor

  • Hyena zihnini kaydırıyor

  • Rmtrn bir tmci olarak boş zaman sıçıyor olacak.

Bizim lisemizde okuyorsanız hayat işlek bir Kumrular'da karşıdan karşıya geçmeye çalışmak gibidir. Bakarsınız dolmuşlar azalıverir tam "ahanda kurtuluyorum" dediğiniz anda önünüze bir taksi çıkar. Dakikalarca trafiğin yavaşlamasını beklersiniz, yavaşlar gibi olur tam siz karşıya geçmeye karar verdiğinizde trafik yeniden coşar ve siz o köşedeki taksi durağındaki amcalarımızın garip bakışları eşliğinde 1 ileri 2 geri çiş dansına benzeyen (!) bir şekilde karşı tarafa geçmeye çalışırsınız. O çok övünülen Atatürk Lisesi öğrenciliği de böyledir dostlarım. Trafik hep yoğundur. Normal insanlar gibi 7 değil 8 saat derse gireriz. Dayarlar her güne 2şer -bazen 3er- sınavı, haydiii yap yapabiliyosan. Tam "Sonunda bebeyimm! Bitti yazılılar, biraz kafamızı dinleyebiliriz" denilen anda aha! ingilizceciler dayarlar hikaye quizlerini, diğer hocalar yıkarlar başımıza yazılı haftası diye veremedikleri ödevleri... Kıvranaa kıvrana ayaklarımız 1 ileri 2 geri her sabah geliriz okula. "Oha inanamıyorum, 2 hafta sınavımız yok mu şimdi? Of çok mutluyum.!" veya "Bugün ilk 2 saat sınav yapılmayacak bir güne uyandım, bundandır neşem." gibi akli dengenin yitirildiğinin sinyalini veren cümleler kurulabilir.



Üniversiteyi kazanacağıma inanırdım birkaç yıl önce. Artık görüyorum ekmek aslanın ağzında değil, midesinde de değil, ekmeğin aslanla alakası yok. Çünkü biz MFciyiz, işimiz fenle bilimle ve bu yüzden ekmek hadron çarpştırıcısının içinde.



Tüm hayvanat insanlarına, Sunshine Believerlara ve okulumuzun zavallı öğrencilerine (en çokta AFS ile ile gelen 2 kişiye acıyorum. Eminim ülkelerine döndüklerinde "olm Türkiye'de öğrencilerin beyinlerini patlatıyolarmış" diye anlatırlar. Ya da anlatmazlar ne biliyim.) sınavlarda başarılar diliyorum. Allah hepimize sabır versin.

Gereksiz

Evet sevgili müridlerimiz! Size şu an okulumuzun biricik bilgisayar salonundan sesleniyorum. Halbuki bizim blog okul bilgisayrlarınca yasaklanmıştı. Kırmış şifreyi biri :) Size burdan yazmanın sevinci içindeyken içimdeki üzüntüden bahsediyim bir de. Bugün ders programı 2. saatin sonunda değişti ve biz ilk ders geometri yaptığımız halde 4.derste de geometri işleyeceğimizi öğrendik... O mavi gözlü, her konuşana yiyecekmiş gibi bakan gadına bir saat daha tahammül ederek haftada 3 saat geometri yapmanın yasını tutacağım. Haftasonları dershanede gördüğümü saymıyorum bile. Her neyse. Blogun o mor ışıklarını görünce yazasım geldi fakat yazabileeğim hiçbir şey olmadığını bile bile bi paragraf boyunca saçmaladım. Gözde'den selam getirdim sizlere. xoxo

3 Ocak 2010 Pazar

choke

  • Sabahın köründen beri bir kase mısır gevreği ve bir adet poğaçayla yaşadığım için eridim gittim
  • Sinema Tv'de Alacakaranlık'ı izliyorum iki gündür. Zap yaparken takılıp kalıyoruz.
  • Radiohead dinlemeye karar verdim ama evren bunu istemiyor.
  • Thom bebeyim o yarı kapalı gözünü yirim.
  • Gorillaz yeni albüm çıkarsın, klipler çeksin, yeni oyuncaklar üretsin ben de ağzımın sularını akıtarak
  • Shuffle'ı kapattığım için 26 adet Razorlight skroplamış olmam onları dinlediğim anlamına gelmiyor Last.fm efendi
  • Kova burcu erkeği olarak mutluyum lan ben.
  • Yarın 3, salı 2, çarşamba 3 ve perşembe günü 2 sınavım var.
  • Bir dönemde yaklaşık olarak 40 sınava girdiğimi öğrenince yaşadığım hayal kırıklığını anlatacak kelime yok Türkçe'de
  • Başka dillerde de yok bence
  • İngilizce'de oluşturulabilecek en iyi kelime grubu Kiler Kapısı(Cellar Door) olamaz olmamalı bence
  • Ama ben bilmem Edgar Allan Poe'm bilir
  • The Big Pink - Dominoes eşliğinde tek yönlü astral seyahate çıkıyordum ki annem uyandırdı.
  • Şuppiluliuma gibi ismim olsun, beş milyon borcum olsun
  • Marie Stern 'This Is It And I Am It And You Are It And So Is That And He Is It and She Is It and It Is It and That Is That' gibi upuzuuun isme sahip bir albüm yapabiliyor ama sahnede sadece 40 dakika kalıyor. Olmuyor.
  • Kings of Leon <3
  • Alice in Wonderland Soundtrack'i şöyle olacak imiş
  • 1. "Alice (Underground)" performed by Avril Lavigne
    2. "The Poison" performed by The All-American Rejects
    3. "The Technicolor Phase" performed by Owl City
    4. "Her Name Is Alice" performed by Shinedown
    5. "Painting Flowers" performed by All Time Low
    6. "Where's My Angel" performed by Metro Station
    7. "Strange" performed by Tokio Hotel and Kerli
    8. "Follow Me Down" performed by 3OH!3 featuring Neon Hitch
    9. "Very Good Advice" performed by Robert Smith
    10. "In Transit" performed by Mark Hoppus with Pete Wentz
    11. "Welcome to Mystery" performed by Plain White T's
    12. "Tea Party" performed by Kerli
    13. "The Lobster Quadrille" performed by Franz Ferdinand
    14. "Running Out of Time" performed by Motion City Soundtrack
    15. "Fell Down a Hole" performed by Wolfmother
    16. "White Rabbit" performed by Grace Potter and the Nocturnals
  • Bunu görünce 'nerede Twilight nerede bu?' dedim. O derece nerde imo varsa toplanılmış. Ayıp. Bi soundtrack bu kadar satış kaygısı taşımamalı. Hayır, taşıdın diyelim neden adam gibi adamlar toplamıyorsun?
  • 3OH!3 ne lan? Tokio Hotel var be! Metro Station konulmuş ama nerede bir Hannah Montana?
  • Franz Ferdinand, Robert Smith, Motion City Soundtrack ve Wolfmother'a yazık olmuş.

2 Ocak 2010 Cumartesi

S

Kızlar ve bağyanlar için durum nedir bilemesem de bir erkeğin berbere girişiyle çıkışı arasında uçurum vardır. Bir kere o saçlar %90 ihtimalle başkası istediği için kesiliyordur ki bu er kişiye pek koyar azizim. Sonra kıvırcıksa o bonusluğunu, dalgalıysa buklelerini, düzse pırasalığını sever ki insanoğlu. Kısa saç kötü, kısa saç kaka derdim ama onun da bir güzelliği, güzelliği olmasa bile kolaylığı var. Neyse saçlarımı özlediğimden dem vuracaktım ama sonuçta kökü bende tekrar uzar. Ne kadar pervasız cümleler kurdum öyle. Amacını yarısında kaybeden bir yazıdan ne bekliyordun ki?
Ps: belki gaza gelirsem, kuaförlerin manyaklığını yazarım ama televizyonda Ps: I Love You var onu izliyim ben