31 Mayıs 2010 Pazartesi

Ne zaman garip şeyler duysam buraya yönleniyorum. Affet beni Sunshine believer, son günlerde gerekli-gereksiz o kadar çok yorum yapıyorum ki blog yazabilme yetenedğimi kaybettim. Ama hala diyaloglar dikkatimi çekebiliyor. O yüzden böyle artı eksi gidiyorum. Blog yazma yeteneğimi kazanamazsam yeniden iç sesimle olan diyaloglarımı yazacağım ama burası henüz buna hazır değil.

Bugün yakından takipçisi olduğum kardeşimin feysbukuna baktım. Kendisi İsrail'i kınayan yeni profil resmiyle öpüşen bir çiftin resmini paylaşmış. 92358092370 insan var dünyada, ben sadece seni seviyorum yazıyor yanında da. Altına da yorumunu yazmış "Bu ismin sahibi kendini blio =))"

ben: aahaha anneeee bak Turan ne yazmış feysbukunaa!
annem: oooo Turan, sevgilin var demeek!
ben: eveet kesin sınıftan hahaha
annem: vay be, kim acaba hımm Damla mı yoksa?
ben: Aman anne ya Damla gibi akıllı, güzel, kültürlü, ağırbaşlı, mikemmel kız bizimkine bakar mı yaa? ahahahaha
annem: Turan, söyle kim bu?

Ve Turan kafasını çevirir, bize Behlül'ün Bihter'e attığı "şimdi boku yedin." bakışını atar ve şu sözleri sarfeder...

" Sana mı musallat? "

Allah kendisini bize musallat etmesin...

Tezahüratlar

‘tezahuratlar’ ya da ‘tezağratlar’ değil de ‘tezahüratlar’ olması sizce de çok garip değil mi? Melikeunglish’i oluştururken sizlere kolaylık olsun diye bu kelimede de bi güzellik yapıcam artık. Her neyse asıl anlatmak istediğim şeye gelirsek. Geçen gün düşünürken aklıma bir tezahürat geldi.

''Bizim sınıf, bizim sınıf, bizim sınıf çok çalışkandır!”

Sizce de bi gariplik yok mu bunda? 3 kez ‘bizim sınıf’ dedin, daha güzel şeyler çıkabilirdi bence. Bi de çalışkan olmanızın bizim burda tamamiyle kas gücüne dayalı olarak oynadığımız maçla ne alakası var? Çalışkansan bana mı çalışkansın? Anana babana çalışkansın. Hayır bi de bence sınıfı temsilen orda koşturup deliler gibi terleyen adam için de büyük motivasyon eksikliği yaratabilir bu. ‘Lan matematik ödevini de yapmadıydım. Maçı filan bırakıp gidip onu mu yapsak? Baksana şampiyonluğu düşündükleri yok anca il başarısı, sınıf ortalaması. Lan ne garip adamlarsınız. Du yedeklerden Mıstafa'yı oyuna sokam da ben gidiverem.’ diye düşünürdüm ben olsaydım. Ama Allahtan hiç bir spor elimden gelmez, koşabildiğim en uzun mesafeyi hazırlıktayken C blok ve tabldot arasında katetmiştim, yürüdüğüm en uzun mesafe de okuldan durağa kadardır. Hırslardan arınmış olmak da kötü oluyo bazen tabi.

30 Mayıs 2010 Pazar

Jelly'den İtiraflar

Facebook'a eklenmiş her yatay fotoğrafı kaydedip düzeltiyorum. Fotoğraflarını yatay olarak koyan insanlardan da, resme düz baktığınız zaman bi halta benzemeyen şeyin boyut değiştirince ne harika durduğu konusunda bir itiraf bekliyorum. Deneyin, farkı siz de göreceksiniz.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

27 Mayıs 2010 Perşembe

Meraba desek?

Geçen günlerde bizim büyük tiyatro topluluğuyla (!) bi tiyatroya gidelim dedik. Eh yer bulmamız çok zor olacaktı ve Tamer Hoca bana benim "yalancı XY" olarak kaydedeceğim bir numara verdi. Bu XY bize çok zor bi anda yer ayarladı, takdirimizi ve sempatimizi kazandı. Zaten kendisi çok sempatik ve sıcak görünen bir insandı.

Sonra bir gün biz Jellyfayşeyle film almak üzere girdik Dünya Bazaar'a. Ne tesadüf, XY de orada, filmci amcayla muhabbet ediyor. Hadi dedik bi meraba diyelim. Ama sonra gelişmesi muhtemel şu diyalogun etkisiyle oynak müzikler eşliğinde boynumuz bükük kapıdan çıkıp gittik. O diyalogsa...

Biz- Meraba!
XY- Meraba?
Biz- ee şey... Siz geçen gün bize yer ayarlamıştınız...
XY- ...
Biz- Çok güzeldi!
XY- ...

23 Mayıs 2010 Pazar

Herkese Bir Halley Banaysa Bir Harley

Geçen bi pikniğe gittik sınıfça. Çok eğlenceli ve öğretici bi gün oldu. Öğrendiğim birinci şey dağ kızağı yapılırken gözüne su geldiğinde o su pis de olsa kapama gözlerini. Savaş onunla. Yoksa ilerde çocuğunun olma şansının yitmesi bi pis suyun seni kör etme olasılığından daha yüksek olur.

Bi de midem cidden hassasmış. İki gündür yatıyorum bişey dokundu herhal. Dün ateşim 39.2 olunca hadi dedik bi doktora gidelim. Hemşirenin durumu benden vahimdi. Havale mi geçiriyodu noluyoduysa 'Çocuk hemşiresi nerede?' cümlesini anlıyamadı. Kurumda çalışan çocuk yaşta bir hemşirenin olup olmadığını sorgulamaya başladı. Durum benim müdahalemle açıklığa kavuştu çok şükür.

Ve son olarak biraz ailevi bir şey olsa da bahsetmeden duramayacağım ablam sevgilisine atacağı mesajı yanlışlıkla yanlışlıkla babasına attı! Hayır kendi babasına atsa iyi (ki o zaman babama derdim) gitti sevgilisinin babasına ':):)Başın hala ağrıyo mu?' diye mesaj attı. Siz siz olun bi mesajı yollamadan önce, önce sağa sonra sola bakmayı kesip; önce alta sonra üste sonra gönderilecekler kısmına ciddi ciddi ve büyük bir sorumlulukla bakmayı unutmayın. Aman diyim.
Facebook'taki 'Başlıca Haberler' butonu sizce de komik değil mi? Kim kimle nerde ne zaman neler yamış, hangilerini görüntülemiş, hangilerini ne düşünüyorumuna yazmış (ki bu bölüm çok daha saçma bence), hangisi 'burcu tatlım.. çok güzel çıkmışsın'lamış, kimler günü single olarak kapatırken kimler inerıleyşınşip olup yalnızlar alemine 29 beğeniyle elveda demiş... Bunlar mı haber? Hmm

20 Mayıs 2010 Perşembe

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Atatürk Lisesi Ritüelleri

Yemekhaneye koşmak. Çoğunlukla 'C blok' sakinlerinin yaptıkları bir eylemdir bu aslında. 9. sınıf olup A bloğa kapağı attığınızda karizmanız tabldotta yemek sırası kapmaktan daha önemli bir konuma gelir. B blokta zaten koşsanız da koşmasanız da yemekhaneye ilk varanlar arasında olacağınızdan hayat anlamsızlaşır. Israrla '15 tatil' diye andığım '15dakikalık tenefüsler'in kalkması ve öğle arasının süresinin kısalması Atatürtk Lisesi'ni yemeği hemen yiyip biraz da top peşinde koşmaya hevesli aç kurtlarla doldurdu. Tabi bi de bunun formspring'de anonim kişiliğiyle nam salan kurt türevleri de var. Resme gelecek olursak, bu koşan kalabalık tarafından ezilmemek adına kendimi zorla attığım spor salonu önünden çektim. Bunun adına sanat derler, öyle bir anda çekemezler.

16 Mayıs 2010 Pazar

Futbol?

- Maça şimdi göz ucuyla (ama sadece ucuyla daha fazlası değil) bakıyorum. Futbol ilgimi çekmiyor. Evet. Futbolla ilgili gerçekten düşündüklerimi söylesem bikaç insan dünyada yerimin olmadığına karar verebilir. Aman be.

- Her bir dakika telefonum maçı bildiren toplu mesajlarla dolup taşıyor. Yahu yapmayın etmeyin... Aha bi tane daha geldi!

- Annemin "şampiyonluk gitti." deyişi, sessizce kalkıp karanlık pencereye yürüyüşü ve kardeşime "Bursa şampiyon" demesini takip eden, sitenin Galatasarylı çocuklarının sevinç dolu çığlıkları. Yok ben baya bir uzağım.

- Babam salona girer. "Ne oldu şimdi? Bursa mı şampiyon olmuş? Sen Fenerli miydin hayatım? ... Bilmem ki iyi olan kazansın demek ki Bursa iyiymiş. ... Hayatım bakma bana öyle." Fanatik genler anneden oğula geçmiş anlaşılan. Geçince tükenmiş.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Bugün matematik dersinde olaslık işlerken Vedat Hoca çözümün ikinci yolunu tahtaya yazarken;

'İkinci çözüm, kümeleri çok sevip de unutamayanlara gelsin.'

dedi. Matematikçilere 'cosinüs 60 sinüs tutamamış' esprisinden sonra koyduğum espri yapma yasağını kaldırıyoum.

Poscards From Italy!


Müdürün Son Dersi

Merhaba Sunshine Believer! Bugün sana okulumuzun en büyük idarecisinden bahsedeceğim.

Kendisi kamera dolu odasında tüm gün okulu izlerken eli çenesinde düşünüyor. Düşünüyor ne yapmalı bu öğrencilerle? Nasıl anlatmalı derdini. Söylediği hiçbir söz, hiçbir "o takdirnameleri- teşekkürnameleri kıvırın kıvırın bir tarafa koyun." sözleri, mikrofonu tutuşu bile sonucu değiştirmezken başka bir yol bulmalıdır...

- 1 hafta sonra -


Mikrofonu elinde, güveni yerinde, gerekli çareyi bulmuş okula konuşma yapmaktadır.


" Okula nasıl gelineceğini ben size söylemek zorunda mıyım? Her gün size 'şöyle giyin böyle giyin' demem mi lazım? Kuralları biliyosunuz hala artis gibi geliyosunuz! Artisin ne işi var okulda??


Bunu yapıyorsunuz hep. Bu yaptığınız insanlık mı? "


- 20 dakika önce-

Öğrencilere lafını dinletebilmek için onların anladığı dilde konuşmalıdır. Evet! Masasına bir çay alır ve yeni planını uygulamak için pırıltısı derinliklerinde gizli, donuk gözleriyle bilgisayar ekranına döner...

İlk girdiği yer tabii ki feysbuktur. Herkes tarafından beğenilen ve paylaşılan videoları görünce sinsice gülümser. İlk olarak "sınıf başkanı"nı izler. Hitabet yeteneği ve can alıcı konuşması gerekli etkileyicilik için fikir verir.


Ardından araba bazarındaki gözlüklü amcayı izler. Derdini gençlerin anlayabileceği şekilde anlatmak için gerekli sözcükler bu videoda gizlidir.

Artık ihtiyacı olan her şey elindedir. Konuşmasını yapmak ve okulu kurtarmak için kürsüye yönelir... Mikrofonu eline alır...

14 Mayıs 2010 Cuma

Benim de popom var ama ben onu oturmak için kullanıyorum. Fotoğrafını çekmiyorum.

13 Mayıs 2010 Perşembe

Üzerinde 'Mallar' yazan panonun önünde, sözcüğü ortalayıp iki kişi fotoğraf çekinmekten daha fena bir şey gördüm bugün. Üzerinde;

***Mutlu Yıllar***
2003

yazan bir duvarın önünde klip çekmek. Bi de bunla yetinmeyip çoğaltıp dünyanın 4 bir yanında bu videoyu izletmek.

Bir de kar spreyiyle yazılmış. Çok acıklı.

1 Mayıs 2010 Cumartesi