30 Ocak 2010 Cumartesi
Bir Psikolog Olarak Babaannem
Hyena'ya Bir Mektup
Doğum gününden bilmem kaç gün sonra 'Du şunun face'ine bakıyım kimler kutlamış dedim.' Demez olaydım ki kalbim kırıldı. Sondan başlıyım ben o zaman,
1. Sen benden bi başkasına nasıl küçük dersin! Küçük kara sıfatını senden ateş hava su ve toprak adına geri alıyorum.
2. Sana 'Doğumgünün Oğulcan' diye hatırlatma yapan Necmi'ye de teşekkür etmişin.
3. Herkese teşekkürler demişin. Zor iş ya.
4. Ayşe Teyze'ye cevap yazılmamış! O cevaplar neden Ayşe teyzeye de gitmiyor? Özelden teşekkür edilir tamam ama burda grurunu kırmadığını mı zannediyosun sen teyzenin?
5. İnce'ye ölürüm ben.
6. 'Mutlu olsun' evet bunu ben de sevdim. Anlaşılan bu sırrınız fazla gizli kalamadı Oğulcan Bey.
7. Tanıdığı bilmediğim, adını bile duymadığım insanlar sana çok samimi yorumlar yapmış.. Hyena daha bilmediğimiz nelerin var? Anlatmaya babanın mesleğinden başlasan iyi edersin.
8. 'Gözümü seninle açtım' deyimini nasıl yanlış anladın seni gidi sapık :)
9. Ayça'ya 'Teşekkürler teşekkürler' yazmanı sevdim. Pisliksin ya.
10. ''Andaç çok teşekkür ederim:D'' bu cümleyi senin sesinden duyamıyorum. Üzgünüm.
11. Milka da yazmış ya helal olsun diyorum. Ben severdim zaten o çocuğu :D
12. Enee tiyatrodan insanlar görüyorum facebookta.
13. Bırcıdan özür... Güzel. Hayır kıza sataşmadığın bi yer kalmadı ki. Not defterim de senden bir özür yazısı bekliyo bilmiş ol. Onu kullanıp kullanıp attın.. Gözümden kaçmadı değel. O pembe puantiyelerinden gözyaşı niyetine mürekkep ve yapışkan akıtıyo haberin var mı senin!
14. Sen ve kar sevgin..
15. Tarhan öyle 'doğumgünü' gibi ecnebi icatlarının oyuncağı olur mu len!
16. Sen ve geçmişin hakkında daha derin araştırmalar gerek...
17. Gulbike de garip ama güzel isim. 'Bürgecan' diye de bir isim varmış bilir miydiniz?
Bu yazı da benden sana 477602. doğumgünü hediyen olsun. Şu an 3 günlük avuç içi kadar bebeksin Hyena. Küçük kara :D
Gözüm üzerinde.
Dip göz şey not: Bu arada yeni profil fotoğrafında ağzın açık. Ordan aşağıya bi salya düşecek hem de benim olduğum yere doğru. Bu sefer kaşarlı poğaça da yok nasıl kıvırıcan çok merak ediyorum. Salyaman.
Dip itiraf: evet cartoon network'ten camp lazlo'yu severek izliyorum
kaçmalıyım.
29 Ocak 2010 Cuma
Herkese Bir Halley, Banaysa Bi Harley

Sabah kahvaltı masasında yalnızca iki çocuk oturmaktadır. Anne nerdedir? Evdeki o diğer büyük kız neyin nesidir? Bakıcıysa neden ekmeklere nutellayı o sürmez, ablaysa neden evdeki varlığı bir sivrisinek kadar bile olsa dikkat çekmez?
Küçük kız o daha altından bezi alınmamış evin reisi için nutellayı sürer.
çocuk: bunu nasıl yapıyosun? ıımm ım.
kız: nutellanın gizli bi tarifi var
dışardan giren olayla alakası olmayan aşçı amca: kakao, kavrulmuş Türk fındıkları ve bilmem kaç yıllık tecrübe....
Burda araya girmek istiyorum. Madem gizli bi tarif var bre adam neden kızın lafını bölüp sahne çalış tarifi açığa veriyosun? Ahanda çaldım tarifinizi bundan sonra eşsiz değilsiniz. Bide bence işin aslı kullanılan fındıkta ya da kakaoda değil. Marifet adamın yaladığı o tahta kaşıkla koca bi kazan nutella karıştırmasında. Yoksa bildiğimiz kakao ve fındık birleşip onu yaratamaz. Yani sonuçta BİM'in şokellasında da muhakkak aynı malzemeleri kullanıyolar. O şapkalı amcanın tükürüğündeki öz, nutellayı nutella yapan temel etmendir. Bilgilerinize arz ederim.
çocuk: annniiee!! unutmamışsın!
anne: nutellayı nasıl unutabilirm?
aşçı amca: nutella.. hayır diyemiyceğiniz tek lezzet..
Yok. Ben ananemin yemeklerine ve Hyena'nın babannesinin dolmasına da hayır diyemem. Bu kadar iddialı da olmayın övdük göklere çıkardık amma. Vestel gibi olun. O da Vesten miydi tam hatırlamıyorum ama ''Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu''. Kebap. Hayatımda duyduğum en mantıklı reklam sloganı. Bide Arow'un mallığı var ''Tek benzeri öteki teki.'' ''Hıh b*k'' deme isteği yaratmıyo mu sizin de içinizde? Konuma geri dönecek olursam nutella reklamındaki annenin geceleyin pis işler yaptığı konusunda elimde kesin kanıtlar var. O mavi gözlerine melek yüzüne aldanmamalı. Ama nutellayı unutmamış olması da ayrı bir artısıdır.
ananem: şu dolapta nutella vardı. yemiyosunuz unutuyosunuz bak onu.
jelly: nutellayı nasıl unutabilirim? bitti bile o ama hala o dolapta duruyo. evet kavonozlar bitse bile anne/ananne ordan çıkarana kadar dolapta kalmaya mahkumdur. ezme kavanozuna da bi bakıver gülüm...
Rosemary'nin Bebeği(Aşırı Spoiler İçerebili)

- Rosemary ve Guy nasıl da enerjik bir çift öyle... Gün geçmiyor ki çeşitli atraksiyonlara girilmesin
- Roman, ne bu bebek takıntısı kuzum? Ama bunların fikri ne ki zikri ne olsun... ilk soruları "Çocuğunuz var mı?" olan 70 yaşlarındaki bir çiftten ne beklenir.
- Aslında kadın Rosemary'i konkene çağırabilirdi gayet.
- Yan komşular bildiğin sorunlu. Kadınlar geldi direk oturdular şimdi de örgü örmeye başladılar. Te allam...
- Bir de jenerikteki yazı pembe, ama filmin cd'si dahi yeşil. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
- Sen ye tatlıları, ye biftekleri sonra yok başım dönüyor, yok kıçım dönüyor yok ya.
- Korku filmlerindeki insanlar neden uyarılara kulak asmaz, sadece gülüp geçerler?...
- Bir oda dolusu kıyafetsiz yaşlı insan. İşte ben buna kabus derim.
- Kabus sahnesi cidden muhteşemdi. Hastalıklı bir zihnin var Roman.
- New York'ta olan herşey gözüme daha hoş görünüyor.
- Büyük şehirlerdeki insanların en büyük sorunu: az biraz yakınlık gösterdiğinizde sizi en yakınları ilan etmeleri. Arkadaşım biraz mesafe koysana aranıza
- Mia Farrow saçlarını kestirince nasıl değişti öyle? <3
- Hutch'ın hikayedeki konumu, gençleri ormana girmemeleri için uyaran yaşlı adama tekabül ediyor bu yüzden de pek dinlenmiyor kendileri. Yazık.
- Guy'a ne veriyorlarsa tarifini alıp bizimkilere vermek istiyorum.
- Anagramları hayatımıza soktuğu için Braham Stoker'a ne kadar teşekkür etsek azdır.
- Andy veya Jenny kalp Rosemary
- Ene! Ben bu Doktor Phil'den kıllanmıştım zaten. Yazık be kadına.
- Güvendiği tek dalı da kırılan Rosemary'nin başına daha ne çoraplar örülecek acep?
- Koş Ro Koş! Kaç Ro Kaç!
- Oha! Demek istiyorum sayın okuyucu. Kadın Türk dizilerindeki acılı anneye dönüştü.
- Bu arada cadılar ne zamandan beri duvarların içinden geçebiliyor?
- İnce duvarlar insanı rezil de eder, vezir de. Hatta çalınan bebeğinizi bile buldurur.
- Bu cadı milleti de... Tek mi sandınız lan kızı? Hadi tamam tek ama aptal değil en azından.
- Guy sinema tarihinde görüp görebileceğimiz en aşağılık kocadır bence. Her gün zevk-i sefa. Aile Koruma Şifrem olmasa ne söverdim.
- Manson'lar bile böyle değildir lan.
- Yalnız Time'ın "Is God Dead?" kapağıyla muhteşem. Planlasan olmaz.
- Sonunda acaba gerçekten öyle mi bitiyor düşüncesiyle tekrar başa sardım ama yine bir şey değişmedi. Bence zaman ve mekanda kaymalar-delikler oluşmuş Roman Polanski gerçek sonu çekememiş.
- Mia Farrow<312187621702198
27 Ocak 2010 Çarşamba
The Kutsal Gün


24 Ocak 2010 Pazar
may the force be with you
23 Ocak 2010 Cumartesi
22 Ocak 2010 Cuma
0900 ...
20 Ocak 2010 Çarşamba
Bir Garip Aile 6
annem: (bi yandan toz alır)(bilenler bilir temizlik yaparken konuşmak fevkaladenin fevkinde bir eylemdir) jelly kuzenin de birisiyle çıkmaya başlamış.
jelly: (şaşırır ve yalnızca bu cümleye odaklanır. gerisini dinlemez bile. nasıl olur? nasıl olur da kendisine anlatılmamıştır bu?)
annem: çok tatlı kız. böyle gözlüklü filan. facebookte inerileyşınşip mi ne yapmasını istemiş. anlamadım ben orasını. ama sakın söyleme kimseye bak aramızda kalsın dedi.
jelly: bana nasıl söylemez ya! kantakuzen!
:D:D böhöhöyt.
Burdan kuzenime selam ederim. Bana söylemediği gerçeklerle bu yolla yüzleşmek hoş olmadı. Neden bana söylemedin ha Kantakuzen? Senin yüzünden tarihle şaka yaptım. Hatta başka şeylere de uyarladım.
annem: melike yastığına kılıf tak bak işte orda.
jelly: çok uykum var yaa. (sen tak nolur bakışları)
annem. iyi yüzsün yat.
jelly. (arkamı dönüp ilerlerken) kanta anne vallahi kanta anne...
Doğum Günü Hedayesi
- Güzel bir kitap çok makbule geçer. Her zaman, her yerde...(Vampir serileri kitap değildir.)
- Film. Al. İzlesin. Mutlu olsun. Hele bi B-sınıfı slaher dayıycan ooo kralsın, babasın
- Müzik zevklerinizin uyduğunu düşünüyorsan bir CD olur ama yok olmaz dersen git kendi CD'ni doldur. O şarkılar tek tek dinlensin keşfedilsin.
- Aydinger kağıdı. Hediye alacağınız kişinin içinde bir sanatçı yaşıyor ama o bunu bilmiyor mu? Olsun. Artık 'aydinger' var. Alın kırtasiyelerden, oradan, burdan çizsin çocuk sevdiği albüm kapaklarını, resimleri, illüstrasyonları...
- Kağıt aldın da bitti mi her şey? Nerede bunun kalemi? Git kalem al.
- Bunlar da seni açmıyorsa o kişinin en iğrendiği kişinin resmini Facebook'tan al bastır. Koy güzel bi çerçeveye... Bir-iki tane de sevdiği insanın resmini bastır ki canım çerçeve heba olmasın.
- Kişiyle sadece sizin ortak paydanız olduğunu düşündüğünüz herhangi bir şey
- Kıyafetler. Dikkat! Dikkat! Sen sevmiş olabilirsin ama belki aldığın kişi sevmedi. Olacak şey mi? Yazık garibim belli de edemiyor, sevdiği birisin çünkü. Ne yapsın sen kıyafet alma en iyisi.
- Bestseller ve/ya Klasikler: Kesin okumuştur/izlemiştir veya biliyordur. Ha illa alıcam ben diyorsan önce bir sor. Tabii alakasız bir anda olursa kimse çakmadan öğrenirsin bilip bilmediğini.
- Minik Aksesuarlar: Gitar çalan birine gidip gitar maketi alacak olan ilk kişi sen değilsin emin ol son da olmayacaksın. O yüzden git pena al kardeşim mis gibi hem öyle küçük şeyler sürekli kaybolur. Biblolardan hiç söz etmiyorum bile çünkü kimsenin öyle şeylere ihtiyacı olmuyordu son baktığımda. Ha adam manyaktır, delidir, biblo aşığıdır o zaman al.
- Komik olmak için alınmış şeyler... Tamam süpersin, manyaksın, kralsın, akıyorsun ama bunlar senin zeka yaşının da bir göstergesi aynı zamanda.
19 Ocak 2010 Salı
16 Ocak 2010 Cumartesi
Şehir Dışına Çıkamazken Yapılacak 3 Şey
Eve bi geldim kimse yok. Direk yanıma bi kaç atıştırmalık alıp geçtim bilgisayar karşısına ve aklıma bi şey geldi. Malum hayat bir tek serdar Ortaç'ı ya da goldiyi değil hepimizi yoruyor. Başımızı işimizden kaldırıp etrafımıza bile bakamıyoruz. Hatta 'Çalışmaktan burnumuzu karıştırcak vaktimiz bile yok.' Halbuki bizlerin tatile de ihtiyacı var, haftasonu şöyle bi Abant olsun herhangi bi göl olsun çevresinde oturup yemek yeme, piknik yapma gibi isteklerimiz var. Ama hayatın cilvelerinden bir çoğu bize bunları yapmak için yeterli süreyi vermiyor. Ben de dedim ki neden bahanelerde takılıp kalıyoruz? Bilgisayar, internet, resim indirilebilcek siteler, Google filan çok şükür ki icat edildi. E o zaman ey insanlar neden bizler dışarı çıkamıyoruz diye oturup hayıflanmak yerine evde bir şeyler yapmıyoruz?
Çözümüm çok basit. Efendiler yazın google'a Sinop diye. (ya da kendi memleketinizi aratın, gitmek istediğiniz yeri aratın) sonra fotoğrafıbilgisyarınıza kaydedip ister masaüstü yapın ister tam ekran şeklinde açın isterseniz de indirdiğiniz diğer fotoğraflarla slayt gösterisi düzenleyin. Fondan girmesi için kuş cıvıltıları, deniz haşırtıları filan da bulup indirin. Sonra bilgisayaran karşısında bi yerlere sereceğiniz sofraörtüsü üzerinde sevdiklerinizle pikniğin zevkini çıkartın. Afiyet olsun :)
Nereye? Daha çeşmede karpuz soğutacaktık?
14 Ocak 2010 Perşembe
Herkese Bir Halley, Banaysa Bi Harley

jelly'e hak veren hararetli kalabalık: evet evet evet
hyena: (aba pikniğin önünden geçilmektedir) bilmem.. yanmış döner sanki
jelly: (söylemiyim söylemiyim.. söyliycem ya) hyena döner yanınca b*k kokmaz! (Ezellll..... diziyi de izlemiyorum ama herkes orda bi amca varmış sözlerini telefonuna kaydediyo. Ondan çıkması olası bi laf ettim.)
Bu kadar gereksiz bi yazıya Serdar Ortaç ya da aile saadeti fotoğrafı oluşturan Bihter ve Adnan Bey koşuşturmacasını filan koyucaktım ama içimiz açılsın dimi. Sınav haftası da bitti.
Bakışlarına Kurban
Sona Kalan Kelebektir!
Böyle küçük melek tavırlarım belki şirinleri görmemi sağlamadı ama anaokulunda tüm erkekler ceza alırken kızlarla dışarı çıkmamı sağladı... Ama ben ne yaptım baktım tüm ilgi bende yoğunlaşıyor, içeri 'cezalı' arkadaşlarımın yanına döndüm. Düşününce iki ucu boklu değnekmiş...
13 Ocak 2010 Çarşamba
Sınav Haftalarının Öğrenciler Üzerindeki Etkileri
- Gün: Of! Abi 17 sınav var nasıl bitcek bunlar...
- Gün: İki gitti 15 kaldı süper mükemmel böyle giderse muhteşem
- Gün: Üç tane daha gitti ama ben de bittim ve daha 12 tane var.
- Gün: Yeter lan! Yeter artık! Ne be bu! Neyse bu günü de atlatırsak haftasonu çalışırız. 10 sınava iki günde nasıl çalışacaksak? Bu noktada öğrenci tüm dönem ne yaptığını düşünmeye başlar. Sınavlar sağlı sollu darbeler indirirken öğrenci kendine söver ama hocaların da hiç suçu yok mudur? Bu noktada öğrecinin pili eve git, ders çalış, uyuma sakin temposundan dolayı tükenmiştir. İlk cumartesi en az 10 saat uyunur, piller doldurulur.
- Gün: Pazartesi Sendromu bu olsa gerek.
- Gün: Bugün günlerden ne? (Ağlamaklı ses tonu)Oha daha kaç gün daha var ne be bu. Üzülme küçük bunlar da geçecek...
- Gün: Tamam şimdi yatcaz, kalkcaz, sabah olcak sınava giricez çıkıcak biticek.
- Gün: Ne şimdi bitti mi? Oleeeeeeeeeeey! Ama olmaz ki neyse ben eve gidip İngilizce hikayelere çalışayım...
Tüm olaylar ve kişiler hayal ürünüdür.
12 Ocak 2010 Salı
11 Ocak 2010 Pazartesi
Komutan Logar, Bir Cisim Yaklaşıyor efendim
8 Ocak 2010 Cuma
Bir Garip Aile 5

remedios: jelly bana çikolata getirir misin?
çikolatayı mutfaktan getireceğini sanan masum jellyfish.hatta JF(16): bekle getiririm.
remedios: (şaşırır) gerçekten mi!
JF: (şaşırmasına şaşırır) evet!
remedios: hadi git bana profiterol al.
JF: neaa
bonita: alcannı?
JF: hayır.
bonita: ama sen hastayken ve ciğer ekmek istediğinde (ne pis boğazlıktır bu jelly) ben sana 'tamam gerizekalı' diyip gidip alıyodum. bu mu bunun karşılığı ha!
JF: ....
5 Ocak 2010 Salı
Ateşe Baca Lazım, Kitaba Hoca Lazım, Bu Bloga Şiir Lazım -5
Sınav Haftaları


4 Ocak 2010 Pazartesi
Hayata 7 Günlüğüne Ara Veriyoruz
- Tatarfish duvar kenarına kopya yazıyor
- Goldfish yani ben hangi derse çalışmaya karar vermeye çalışıyor
- Jellyfish geometride yardımcı doğrular çiziyor
- Britfish Britney Spears dinliyor
- Hyena zihnini kaydırıyor
- Rmtrn bir tmci olarak boş zaman sıçıyor olacak.
Bizim lisemizde okuyorsanız hayat işlek bir Kumrular'da karşıdan karşıya geçmeye çalışmak gibidir. Bakarsınız dolmuşlar azalıverir tam "ahanda kurtuluyorum" dediğiniz anda önünüze bir taksi çıkar. Dakikalarca trafiğin yavaşlamasını beklersiniz, yavaşlar gibi olur tam siz karşıya geçmeye karar verdiğinizde trafik yeniden coşar ve siz o köşedeki taksi durağındaki amcalarımızın garip bakışları eşliğinde 1 ileri 2 geri çiş dansına benzeyen (!) bir şekilde karşı tarafa geçmeye çalışırsınız. O çok övünülen Atatürk Lisesi öğrenciliği de böyledir dostlarım. Trafik hep yoğundur. Normal insanlar gibi 7 değil 8 saat derse gireriz. Dayarlar her güne 2şer -bazen 3er- sınavı, haydiii yap yapabiliyosan. Tam "Sonunda bebeyimm! Bitti yazılılar, biraz kafamızı dinleyebiliriz" denilen anda aha! ingilizceciler dayarlar hikaye quizlerini, diğer hocalar yıkarlar başımıza yazılı haftası diye veremedikleri ödevleri... Kıvranaa kıvrana ayaklarımız 1 ileri 2 geri her sabah geliriz okula. "Oha inanamıyorum, 2 hafta sınavımız yok mu şimdi? Of çok mutluyum.!" veya "Bugün ilk 2 saat sınav yapılmayacak bir güne uyandım, bundandır neşem." gibi akli dengenin yitirildiğinin sinyalini veren cümleler kurulabilir.
Üniversiteyi kazanacağıma inanırdım birkaç yıl önce. Artık görüyorum ekmek aslanın ağzında değil, midesinde de değil, ekmeğin aslanla alakası yok. Çünkü biz MFciyiz, işimiz fenle bilimle ve bu yüzden ekmek hadron çarpştırıcısının içinde.
Tüm hayvanat insanlarına, Sunshine Believerlara ve okulumuzun zavallı öğrencilerine (en çokta AFS ile ile gelen 2 kişiye acıyorum. Eminim ülkelerine döndüklerinde "olm Türkiye'de öğrencilerin beyinlerini patlatıyolarmış" diye anlatırlar. Ya da anlatmazlar ne biliyim.) sınavlarda başarılar diliyorum. Allah hepimize sabır versin.
Gereksiz
3 Ocak 2010 Pazar
choke
- Sabahın köründen beri bir kase mısır gevreği ve bir adet poğaçayla yaşadığım için eridim gittim
- Sinema Tv'de Alacakaranlık'ı izliyorum iki gündür. Zap yaparken takılıp kalıyoruz.
- Radiohead dinlemeye karar verdim ama evren bunu istemiyor.
- Thom bebeyim o yarı kapalı gözünü yirim.
- Gorillaz yeni albüm çıkarsın, klipler çeksin, yeni oyuncaklar üretsin ben de ağzımın sularını akıtarak
- Shuffle'ı kapattığım için 26 adet Razorlight skroplamış olmam onları dinlediğim anlamına gelmiyor Last.fm efendi
- Kova burcu erkeği olarak mutluyum lan ben.
- Yarın 3, salı 2, çarşamba 3 ve perşembe günü 2 sınavım var.
- Bir dönemde yaklaşık olarak 40 sınava girdiğimi öğrenince yaşadığım hayal kırıklığını anlatacak kelime yok Türkçe'de
- Başka dillerde de yok bence
- İngilizce'de oluşturulabilecek en iyi kelime grubu Kiler Kapısı(Cellar Door) olamaz olmamalı bence
- Ama ben bilmem Edgar Allan Poe'm bilir
- The Big Pink - Dominoes eşliğinde tek yönlü astral seyahate çıkıyordum ki annem uyandırdı.
- Şuppiluliuma gibi ismim olsun, beş milyon borcum olsun
- Marie Stern 'This Is It And I Am It And You Are It And So Is That And He Is It and She Is It and It Is It and That Is That' gibi upuzuuun isme sahip bir albüm yapabiliyor ama sahnede sadece 40 dakika kalıyor. Olmuyor.
- Kings of Leon <3
- Alice in Wonderland Soundtrack'i şöyle olacak imiş
- 1. "Alice (Underground)" performed by Avril Lavigne
2. "The Poison" performed by The All-American Rejects
3. "The Technicolor Phase" performed by Owl City
4. "Her Name Is Alice" performed by Shinedown
5. "Painting Flowers" performed by All Time Low
6. "Where's My Angel" performed by Metro Station
7. "Strange" performed by Tokio Hotel and Kerli
8. "Follow Me Down" performed by 3OH!3 featuring Neon Hitch
9. "Very Good Advice" performed by Robert Smith
10. "In Transit" performed by Mark Hoppus with Pete Wentz
11. "Welcome to Mystery" performed by Plain White T's
12. "Tea Party" performed by Kerli
13. "The Lobster Quadrille" performed by Franz Ferdinand
14. "Running Out of Time" performed by Motion City Soundtrack
15. "Fell Down a Hole" performed by Wolfmother
16. "White Rabbit" performed by Grace Potter and the Nocturnals - Bunu görünce 'nerede Twilight nerede bu?' dedim. O derece nerde imo varsa toplanılmış. Ayıp. Bi soundtrack bu kadar satış kaygısı taşımamalı. Hayır, taşıdın diyelim neden adam gibi adamlar toplamıyorsun?
- 3OH!3 ne lan? Tokio Hotel var be! Metro Station konulmuş ama nerede bir Hannah Montana?
- Franz Ferdinand, Robert Smith, Motion City Soundtrack ve Wolfmother'a yazık olmuş.
2 Ocak 2010 Cumartesi
S
Ps: belki gaza gelirsem, kuaförlerin manyaklığını yazarım ama televizyonda Ps: I Love You var onu izliyim ben