23 Aralık 2010 Perşembe

2011

Yalnız kalpler de atarlar, bunu bir kenara yazın. Eğer kışı atlatırsak güneye ineriz yazın.

Nil Karaibrahimgil.

21 Kasım 2010 Pazar

Son Dakika

Henüz Harry Potter Ölüm Yadigarlarına gidemeyen M.B. internetteki bu yoğun 'Harry paylaşımları' nedeniyle cinnet geçirerek ağ bağlantısına bıçakla daldı. Saldırganın elinden sağ kurtulan modem acil müdahale için hastaneye kaldırıldı. Sinirlerinin yıprandığını bu yüzden böyle davrandığını söyleyen M.B. için ise acil olarak herhangi bir sinema salonunda Ölüm Yadigarları için bilet aranıyor.

11 Kasım 2010 Perşembe

Linnea Strid


Yine bir "Adamlar yapmış abi yeeaaa" paylaşımı.
Resim biraz fazla büyük olmuş ama idare ediverin :)

30 Ekim 2010 Cumartesi

I Doughnut Belong Here

Merhaba Sunshine Believer. Hala orada mısın bilmiyorum. Okunduğumuzu düşünmüyorum
artık ama ara sıra açıp ben okuyorum huzurla terkediyorum sonra bilgisayarı.

Artık 11iz (4 senenin sonunda, bitmeyecek bu lise) ve hayatımda Arşimet var. Kendisi böyle bloglarla uğraşmamı pek hoş karşılamıyor. Onu unutuyormuşum, ilişkimizde çok hata yapıyormuşum o yüzden internetten uzak durmalıymışım vaktimi onunla geçirmeliymişim. (ha uzak duruyor muyum? hayır)

(Formspringde bir anonime dedikodu ile ilgili bir yazı sözü vermiştim. Yalan oldu o yazı. Affetsin beni, buradan sesleniyorum kendisine.:) (samimi bir gülen surat bu, öyle durduğuna da bakma.)




Ben buraya bir şey paylaşmaya gelmiştim lafa daldım.

1 Ekim 2010 Cuma

Dıkşın Dıkşın

+ Söğüt nerde yetişir peki?
- Söğütözü civarında?

20 Eylül 2010 Pazartesi

Gayetim Gelmiş.

Annem bir öğretmen ve bazen çok fantastik öğrencileri olabiliyormuş.

Annem: Evet çocuklar, "gayet" kelimesinin anlamını açıkladım size hadi biraz örnek cümle kuralım. Mesela... ım... O çalışmaya rağmen gayet iyi bir not aldı. Evet kim örnek cümle kurmak ister?
Zeki: Komşularda gayet var.
Annem: Bu pek olmadı. Doğrusunu Ahmet kursun hadi.
Ahmet: Babam bana gayet aldı.
Annem: Ama bak açıkladım anlamını. Öbür türlü kuracaksın.
Ahmet: Annem bana gayet aldı.
Annem: ...

Annem: Haydi şarkı söyleyelim. Deniz hadi sen gel.
Deniz: Falan filan falan filan
Annem: Bu nasıl bir şarkı?
Deniz: Ben yazdım.

Annemle beraber oturduk yazılıları okuyoruz. Çok eğlendik tabii.

Soru: Toplu taşıma araçlarına 3 örnek veriniz.
Cevap: verdim.

Soru: Yağmurun nasıl yağdığını açıklayınız.
Cevap: açıkladım.

Soru: Aşının yararlarını yazınız.
Cevap: yazdım.

EN AZINDAN EVDEN BİRİLERİ OKULDA EĞLENİYOR.

5 Eylül 2010 Pazar

Ergen Günlüğü

Bugün dersane başladı. Harry'ciğimin her akşam sıcak pideyle kapımı çaldığı rüya evimden çıkıp sınıflı hocalı öğrencili bir ortama gittim. İksir dersi diye niyetlenip Snape'i beklerken kapı açıldı geometri diye bir dersin öğretmeni olduğunu söyleyen çelimsız yağlı siyah saçları olan başka bir hoca geldi. Derken karanlık sanatlar sınıfı için dolanırken kendisini 'yönetici' olarak tanıtan biri beni gerisingeri çıktığım sınıfa gönderdi. Yönetici olduğunu iddia etmesi garipti. Albus Dumbledore'u bir sandığa tıktığını ve ben dışında kimsenin de onun gerçek kimliğini göremediğini düşünüyorum. Sonra matematik denen o derse girdim. Hoca, Ron'un şaşkın ifadesini yüz şekli diye kullanıyodu. Sırf bu tarz muggle işlerden uzak olduğum için derslere bir anlam veremediğimi sanmıyorum. Sınıfın genel hali böyleydi. Öğle yemeğinde karnımı tıka basa doyurup üstüne pudingimi yiyicem diye çok heveslenmiştim ama ne yazık ki dersanenin bittiğini öğleden sonra da bitki bilim dersi filan olmadığını öğrendim.

P.S: Hermoine'yi yine ortalıklarda göremedim. Evcinleri için yaptığı protestoları artık büyüttüğünü fark etmeli.

2 Eylül 2010 Perşembe

Bir Garip Aile

Uzun süredir 'Bir Garip Aile' yazmadığımdan dolayı heyçanlanmış durumdayım. Ama eminimki bu yazının sonunda yerini utanca bırakacak.

Bugün Bonitaa'yla dolanıyoduk öyle 'eritmek' amaçlı. Setrems'in reklamını gördüm. Birden serbest çağrışımlar beynimde yankılandı önce Oğulcan'ı hatırladım ordan şuraya fırladım,

Jelly: Filiz Akın, evi yakın.
Bonita: Onu seven Cüneyt Arkın
Jelly: Kın kın kın?
Bonita: Kına gecesi!
Jelly: Si si si... II neydi?
Bonita: Sidikçi!
Jelly: Hayır beaa! Simitçi. Çi çi çi.... Iııı neydi?
Bonita: Çiş!
Jelly: Yürü eve gidelim, tuvaletin gelmiş senin.

1 Eylül 2010 Çarşamba

30 Ağustos 2010 Pazartesi

İtiraf

Benim için yazın şarkısı ne Serdar Ortaç'tan Poşet ne Sıla'dan Aleon Delon. Bütün bir yazı B.O.B ilen bi tane adamcağızın söylediği Nothing on you ile geçirdim. MTV saat başı videosunu yayınlasa da soğutamadı beni ve ben hep onu dinledim.

İnternetikus 2

Google'ın 'Bunu mu demek isteniz?'lerine artık hiç alınmıyorum. Eskiden sinirlenirdim şimdi bir minnet duygusuyla 'Ha sağ ol vallaha yaa' diye gidip o mavi yazıya tıklıyorum. Sanırım bu noktadan sonra internet kullanımımı en aza indirmeli ve Google ile arama bir mesafe koymalıyım.

Bi de tam karşımda duran ve açık olan web kamera beni çok ürkütüyo. 'Biri bizi gözetliyor' 08 Abdurrahman ruh halime kayıveriyorum hemen. İlk 5 saniye içinde uzanıp kamerayı kapatmazsam ruhum, tavırlarım her şeyim değişiyo. Bir Abdurrahman oluyorum!

20 Ağustos 2010 Cuma

Bir Yaz Gecesi Önerisi

Jelly: Sana Justin Bieber atayım mı? Dans et keyfin yerine gelir?
Gamze: Yok hayır... Ben biberi hiç sevmiyorum bilinçaltıma işlemiş o çocuğu da o yüzden sevmiyorum.
Jelly: Hayli ilginç tabi.
Gamze: Ama kırmızı biber severim. Bütün sevgimi ona veririm hatta.
Jelly: O zaman sana Justin Kırmızı Bieber atayım? Dans et keyfin yerine gelir?

19 Ağustos 2010 Perşembe

İtiraf

Ayrılıklarda ezilmeyim, azcık da ben laf sokayım diye 90lar popu taa o yaşlarımda ezbere çekmiştim. Bu kadar ileri görüşlü bir çocuktum yani. Ama bir şeyi hesaba katmamışım, Demet Akalın...



Şaka lan. Bunu da ciddiye alıp bi yerlerden laf gönderirseniz...
Sokağa çıkıp 'yangın var' diye bağırıciğim :D Evet ancak bu kadar çirkef olabiliyorum.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

all my loving i will sent to you


The Davulcu

Dün akşam davulcuya bakacam diye kafayı gözü yarmayı kıl payı sıyırdım sevgili sanşaynlarım. Kaşımın altındaki ufak bir şişlik dışında davulcu bende bir çok uykusuz gece gibi etkiler bıraktı.

Ne mutlu ki mahallemiz 3+1 davulcuya sahip! İlk olarak bu 3 davulcu saat 2.30 da başlayan bir geçit töreni yapıyolar ve tokmaklarını kaldırıp balkonda oturan insanlara da bir 'hell yeah!' yollamayı ihmal etmiyolar. Tabi davulcu 'Hell yeah!'sinin 'Abla hani benim bahşişim?' olduğunu da vurgulamak isterim. Bu 3lü ayrı melodilerle ve 5 dakika arayla geçip sokağımızı şenlendirip kafa ütüledikten sonra +1 olan bonuscuk yaklaşık bi yarım saat sonra hani olur da bu üçünün yeryüzünde uyandıramadığı bir kişi olsun dahi kalmıştır mantığıyla büyük bir özveri göstererek bütün sokağı tekrar davul sesleriyle inletiyor.

Dün benim başıma inen pencere kenarı yarın bu bonus davulcunun kafasına inebilir. Her an her şey olabilir. Nokta.