15 Mayıs 2010 Cumartesi

Müdürün Son Dersi

Merhaba Sunshine Believer! Bugün sana okulumuzun en büyük idarecisinden bahsedeceğim.

Kendisi kamera dolu odasında tüm gün okulu izlerken eli çenesinde düşünüyor. Düşünüyor ne yapmalı bu öğrencilerle? Nasıl anlatmalı derdini. Söylediği hiçbir söz, hiçbir "o takdirnameleri- teşekkürnameleri kıvırın kıvırın bir tarafa koyun." sözleri, mikrofonu tutuşu bile sonucu değiştirmezken başka bir yol bulmalıdır...

- 1 hafta sonra -


Mikrofonu elinde, güveni yerinde, gerekli çareyi bulmuş okula konuşma yapmaktadır.


" Okula nasıl gelineceğini ben size söylemek zorunda mıyım? Her gün size 'şöyle giyin böyle giyin' demem mi lazım? Kuralları biliyosunuz hala artis gibi geliyosunuz! Artisin ne işi var okulda??


Bunu yapıyorsunuz hep. Bu yaptığınız insanlık mı? "


- 20 dakika önce-

Öğrencilere lafını dinletebilmek için onların anladığı dilde konuşmalıdır. Evet! Masasına bir çay alır ve yeni planını uygulamak için pırıltısı derinliklerinde gizli, donuk gözleriyle bilgisayar ekranına döner...

İlk girdiği yer tabii ki feysbuktur. Herkes tarafından beğenilen ve paylaşılan videoları görünce sinsice gülümser. İlk olarak "sınıf başkanı"nı izler. Hitabet yeteneği ve can alıcı konuşması gerekli etkileyicilik için fikir verir.


Ardından araba bazarındaki gözlüklü amcayı izler. Derdini gençlerin anlayabileceği şekilde anlatmak için gerekli sözcükler bu videoda gizlidir.

Artık ihtiyacı olan her şey elindedir. Konuşmasını yapmak ve okulu kurtarmak için kürsüye yönelir... Mikrofonu eline alır...

Hiç yorum yok: