21 Şubat 2010 Pazar

Bir Telefon İçin Ağıt

Sevgili Sunshine Believer! Yastayım. Gözlerim hep uzaklara bakıyor, o aklıma gelince dudaklarım titriyor, içimdeki feryatları susturmakta zorlanıyorum. Evet... Sanırım olayı anlatırsam neden böyle olduğumu anlayacak ve acımı paylaşacaksın. Sunshine Believer'lık bugünler içindir.

5. ders hoca bizi kendi halimize bırakmıştı. Bırakmaz olaydı. Dedim bari mesaj sileyim, vakit geçireyim. (Sahilde Kafka hala bitmeyi beklerken hem de.)Tam "yok bu mesaja kıyamam ben... hmm... güzelmiş bu da... yok yok bunu da silmiyim ya dursun" diyor ve dostlarımın mesajlarıyla kendi halimde mutlu olurken çat! şarjı bitti. Ben de attım yaralı ceylanımı çantama.

Akşam oldu. Dersler geçti, mısır yedik, caramio yedik, dolmuşa bindim, dilim dışarda eve geldim. Çantamı açtım... Karşılaştığım boşluk bundan sonra yalnız olduğumu, başka telefonlarda mutluluğu aramam gerektiğini, sorunun kendisinde olduğunu ve daha iyilerine layık olduğumu anlatıyordu bana. Kalbim hızlıca atmaya başladı. Hayır hayır. Bunca yıldan sonra o kadar hatıra ve smsle beni terk edemezdi. Hem ben daha iyilerini istemiyordum. Yaralı ceylan'ı istiyordum. (Arkasına yeni yapıştırdığım ekşi sözlük stiiikırını kabullenemedi belki de) Ne yapacağımı bilemez halde çantamı boşalttım. Montumun ceplerine baktım. Odamı karış karış aradım. Yoktu... Yaptığım araştırma sonucunda bir şakaya kurban gitmediğini de öğrendikten sonra benim için zor günler başladı Sevgili Sunshine Believer.

Resimler ve okudukça içimi ısıtan bin küsür mesaj yok artık. İnsanlara hikayesini anlatmak üzere göstereceğim çizikler yok artık. Karaburun'da denizin dibini boyladıktan sonra taşımaya başladığı tuz izleri de yok. 2 güne bir değiştirdiğim duvar kağıtları hiçbir yerde o kadar güzel duramayacak. Lanet olsun! Beni dostlarıma bağlayacak Yaralı Ceylan'ım yok artık!!! Böyle olmasını istememiştim. Ecelinle gitseydin keşke. Son gününe kadar yanında olmaktı isteğim.

Telefonumu alanın elleri kırılsın emi! Gözleri oyulsun! Attığı mesajlar günlerce iletilmesin de kafayı yesin! Çaldırdığında 20489874562358983 kontorü gitsin de kullanamasın Yaralı Ceylan'ımı! Avea'dan kazık ye, Turkcell'e geç ondan da kazık ye, Vodafone'a geç hayattan soğu seni lanet olası! Kimse seni aramasın! Mesajlarına cevaplar yazılmasın! ve... ve... Kendini yalnız hissedip bir umutla -2 gün öncesine kadar benim yaptığım gibi- elin "mesaj var mı?" acaba diye Yaralı Ceylan'ıma uzandığında bomboş ekranla karşılaş... Kimse seni sevmeyecek bundan sonra.

Beyaz Yaralı ceylaaan...
Nokia Yaralı ceylaaan...
Çok var seni soran,
Nerede o? Nerede?
Hiç konuşamam o an
Zil sesin çalınır kulağıma
Derim: o artık gönlümde,
Ne iPhone ne Sony
Olamazlar ki onun gibi!

Dön bebeğim...

Telefonumu çalan toptur.

2 yorum:

jellyfish dedi ki...

Ah benim artık kendisi bir 'yaralı ceylan' olan biricik arkadaşım. Hepimizin başı sağ olsun.. Ama sen bi telefon al sana o kayıtlı 1000 küsür mesajı sollıycak derecede sevgi sıçan, komik mesajlar yollıycam. Söz.

goldfish dedi ki...

ah jellyfayşem ah... Ben yalnız bırakmayacağını biliyordum. Başımız saolsun. Szi seviyorum. Dediğin gibi artık ben bir Yaralı Ceylan'ım.