22 Ekim 2009 Perşembe

Boş Zihin


Evet sevgili Sunshine Believer.! Yine ben Goldfish. Şaşırdınız di mi "bu kız yazı yazar mıydı?" diye... (üç noktanın yersiz kullanımına kıl olurum ama burda güzel durdu.) Bloga her gün girsemde twitter'ın (ısrarla tweeter yazıp sonra silip doğrusunu yazıyorum, hala, hala) tembelliğe elverişli yapısı konuların kafamdan çıkıp blogda yer edinmesini engelliyor. Kafam dopdolu. Yazmak istiyorum. İlham perimi arıyorum. Tek bir harften bile medet umuyorum. Hemen etrafıma bakıyorum. Önümde koskocaman YKM var. Aklıma gelen tek şey YKM'nin o saçmasapan açılımı "Yediğiniz Kazıktan Memnun musunuz?" evet. Bu kadar. Şu cümleye kadar gelmeyi başarabilmişsen Sunshine Believer zihnimin tıpkı cuma paydoslarında yapılan duyurular kadar boş ve sıkıcı olduğunu farketmişsindir. Normalde Twilight diyalogları, garip huylarla ilgili şeyler, komik replikler, atmamaları, bitmemeleri uçuşurken kafamda şimdi Moseley'ler dolaşıyor... Faraday elektron inceliyor. Elektron denince "alla alla nasıl kehribar kelimesinden elektronu türetmişler? te allaam! bu bilim dünyasını anlamak zor!" şeklinde düşünceler geçiyor aklımdan. Sonra bir fıkra hatırlıyorum. Penisilin keşfedilmiş fakat bu bilim adamları bir türlü ne isim vereceklerine karar verememişler. Sonra Temel'inde bulunduğu bir toplantı düzenlenmiş. Saatlerce tartışmalarına rağmen uygun bir isim bulamamışlar. Temel sinirlenmiş. Ayağa kalkıp "pen cideyrum, peni silin" demiş. Böylece ismini penisilin koymuşlar. Sırıttırmıyor bile farkındayım. Bu fıkrayı hatırladıktan sonra "ismini niye penisilin koymuşlar, 'ben cideyrum'da olabilirmiş" diye düşünüyorum. Bu yazının sonu nereye varacak bilemedim. Gerçekten. Hala okuyorsan iyi dayandın. Sonra kafamı kaldırıp tahtaya baktığımda birkaç denklem, birkaç sayı görüyorum. Kafam karışıyor. Kafamın ne kadar karışık olduğunu düşünmeye başlıyorum. Saçmasapanlıkta Family Guy'ı aratmayan birkaç flashback yaşadıktan sonra sıkılıyorum, daha doğrusu konu ağır geldiğinden erteliyorum. "Aaaa gene Scarlett (O'hara) gibi davranıyorum. O da hep yarın düşünürüm, yarın düşünürüm diye dengesini kaybediyodu... aman yea, öbür ders düşünürüm." diye kaçıyorum içsesimden. Yemekteyiz içseslerine dönüşmesin diye. "Evet Goldfish hanımın kafası karışmış gözüküyor. Ödevleri yarına yetiştirebilecek mi acaba?" Neyse güzel Günışığı İnananı boş zihnimin boş düşünceleriyle bomboş yazdım durdum. Normal grip bile kapamadım (evet kapmak istiyodum evde yatmak için) benim kafamın içinde başka bir virüs girmiş olmalı. Ben de onunla yaşamak zorundayım. Yanıma yaklaşmayın bu boşluk ve sıkıcılık virüsünü kapabilirsiniz benden. Haydi kalın sağlıcakla. (yazıyı böyle bitirdiğime göre cidden hasta olmalıyım)

Hiç yorum yok: