30 Ekim 2009 Cuma

Mama Help Me I've Been Cursed


Bizler sürekli ailelerimizle bir çatışma halindeyizdir. Ancak başımız sıkışınca direk mama help me i've been cursed moduna geçiş yapıveririz.(bkz: hazırlık yılı ilk döneminde gereksiz dersleri 4 olan hyena) Her evde böğüren, debelenen, sivilce jelleriyle haşır neşir, müziğin sesini sonuna kadar açıp klip çeken ergenler olmalıdır çünkü hayatın eğlence kısmıyle ilgilenen kesim genelde bunlardır. Bu başı boşluk arada garip diyaloglar da geçirir aileyle ergen arasında bak mesela evden çıkarken anne sırf sana 'hı çıkıyo musun!' dedi diye bi güzel azarlanır. Körlükle suçlanır gereksiz sorular sormaması için çirkefçe uyarılır. Sonra otobüste düşünür taşınır yanlış yapıldı anlaşılır eve telefon edilir 'Annie çok özür dilerim vallah billah' denir filan özür dilenir. Daha ilginçleride olur. Onları da diyalog halinde anlatıyım hemen :^)

-kahramanımız annesiyle girdiği çetin mücadelen mağlup çıkmıştır-
anne: evi terket! defol! bidaha da görmek istemiyorum seni!
çocuk: tamam bea evinize mi kaldık ahanda kapıyı çeker giderim!
-kapı çekilir fakat kahramanımız dünyada bir başına kalmıştır. yapıcak işi, gidicek yeri, yiyecek ekmeği yoktur. cüzdanı komodinin üstünde unuttuğunu fark eder ama artık çok geçtir. az gider uz gider dere tepe düz gider. civardaki marketleri gezer, alışveriş merkezi varsa makbule geçer. oranın koltuklaından, etinden, sütünden ve sıcaklığından faydalanır. o sırada aptal sesinden nefret ettiği eski model cikcikleyen telefonu çalar. hayatında bu ses ilk ve son ken ona güzel gelecektir-
çocuk: alo alo anne!
anne: eve geç gelme.
çocuk: anne anne annem benim
-telefon kapanmıştır ancak eve geri çağrılmanın hazzı içinde çocuk her şeyi unutmaya hazırdır. aslında eve gidene kadar unutur, içeri girdiğinde unutmuş numarası yapar, odasına yerleştiğinde hatırlar ve 'sen beni evden kovduydun nasıl bi annesin' tripleriyle 40 gün 40 gece annesini kendisine hizmetçi ilan eder-

Tabi kızlar bu kadar rahat bir biçimde evden kovulamazlar. Onlar genelde kendileri isyan eder. bak mesela şöyle olur...

kız: bıktım yeter yeter yeter! kuş beyinli misin nesin (burda tam küfredicekken misin nesine kaydırmıştır) sürekli odamı toplamamı söylüyosun git kendi odanla ilgilen ya! ben yanına gelip diyo muyum hiç sana şunlar ütülencek, şunları topla diye yeter bea kadın! mısın nesin??!! (şaşkındır, ne demiştir anlamaz)
anne: git topla orayı süpür, tozunu al. ben mecbur muyum be böyle sürekli sürekli hizmetçi miyim ben! erkekler bile daha çok iş yapar be
kız: terkediyorum evi yeter ya!
-kız montunu giyer ve botlarını giymek üzere kapıya yönelir. annesi ilk kez susmuştur. onu korkuttuğunu düşünür ama anne o sırada durum kritiği yapmaktadır-
anne: ananene gidince ara!
-anne bu bilmez mi kızı napçaktır-
kız: (mırıldanır) tamam....

Hep gençler mi sinirlenecek aile de isyan eder tabi...

-jellyfish okul çıkışı arkadaşlarıyla gezmiş, çılgınlar gibi eğlenmiştir. geç kalmıştır ama kabul de etmek istemezbu gerçeği. otobüse zorla da olsa biner. karşılıklı 4 koltuk şeklinde yapılanan otobüs bölümlerinden birinde kendisine yer bulur ve çantasını kendisine yer vermeye üşenen bütün insanların yüzüne gerçekten elinde olmayan sebeplerden dolayı çarpar. geçer oturur. açar müzik dinlemeye başlar. başını ritimle sallar çünkü mutludur. derken telefonu çalar. beklenen telefondur bu. birisi nerde kaldın diye bağıracaktır ona. açmak istemez ama karşısında oturan o insanların hepsi o konuşmayı beklediklerini gösteren bakışlar atar ona. mecbur açar-

anne: nerdesin?
jelly:otobüsteyim. birazdan geliyorum.
anne: eve gel daha ayrıntılı konuşucaz bunları
-çat. anne kapatır ama şimdi jelly telefonu açıp yalnızca bu cümleyi söyliyip bekleyip kapatırsa meraklı kalabalığa istediğini vermiş olucaktır.ama o gururlu bi ergendir-
jelly: oldu annecim alırım bebeğim. öptüm görüşürüz..
-zekiyim ya:)-

Neden bütün aileler fabrikasyon malı gibi aynı şeyleri yapar, söyler, hisseder, kural diye önümüze koyar? Kesin bu işte bi iş var. Acaba yılda bi kez toplanıp bu yıl napmalı ne gibi yasaklar icat etmeli de bizimkileri ters köşeye yatırmalı diye görüşüyolar mı ki? Önemsenmek güzel şey! Omo'ya da rakibim bu arada haberleri olsun :D

Bu sorunları dile getirmekle olmaz bir de çözüm önerisinde bulunayım. Bütün anneler OMO reklamlarından fırlamışçasına çocuklarının döküntülerini toplamaya, onları sevmeye ve çamaşır yıkamaya programlı olsunlar. Böylelikle çocuk mutlu olur gider kirlenir, çamurlarda debelenir bi o yana bi bu yana döner durur, çimenlerde yuvarlanır. Anne gider detarjan alır. Market görevlisi kazanır. Market görevlisi gider çocuğunun eskiyen ayakkabılarının yerine yenilerini alır. Ayakkabıcı kazanır. Ayakkabıcı bu deterjan alan annenin kocasıdır. Gider adam bi mücevher alır karısını kazanır. Kadın mutluluk kazanır. İyilik yap, iyilik bul işte kısaca o film de güzeldi. Gerçeğede uyarlanabilir mİ? Evet bakın uyarladım ekonomi de canlandı hem.


...Bu yazı güzel nişanlıcım Ecem'e adanmıştır...

Hiç yorum yok: