12 Temmuz 2009 Pazar

Gone With The Wind


Evet sevgili okuyucular en etkilendiğim daha doğrusu en bayıldığım roman/filmlerden birini sizinle de paylaşmak istiyorum. Türkçe "Rüzgar Gibi Geçti". Cuk diye oturmuştur bu isim hikayeye. Çünkü her şey rüzgar gibi geçip gider.
Bilindiği üzere bir Margaret Mitchell tarafından 10 yılda yazılmış romanı var ilk olarak. Kocaman kocaman 2 cilt. Yaz tatili için okunacak kitaplar arasında yerini alabilir yani. Yayılın güneşin altına ve Scarlett O'hara ile Rhett Butler'in hikayesinde kaybolun.
Scarlett yeşil gözlü, görülebilecek en güzel ve küstah kızdır. Etrafındaki tüm ama tüm erkekler Scarlett'in etrafında pırpır dönmektedirler. Scarlett'i filmde güzeller güzeli Vivien Leigh canlandırmaktadır. Babasının çiftliği Tara'da yaşamakta, erkeklerin başını döndürmektedir. Hayatı iki adamın etrafında şekillenir. Hırçın ve cesurdur.
Rhett Butler... İşte hayran olduğum kişilik. Kendinden son derece emin, kadınları çözmüş, bundan dolayı istediği kadını elde edebilen, yine küstah, zengin, kurnaz ve zekidir. Savaş zamanı kuzeydeki insanlar açlık ve yoksulluk çekerken o bir Kayserili kıvraklığıyla paraya para dememiş, böylece Scarlett'in ilgisini çekmeyi başarmıştır. Filmde muhteşem Clark Gable tarafından canlandırılmıştır. Rolünün hakkını fazlasıyla vermiştir.
Asley Wilkes ise Scarlett'in iç dünyasını altüst eden pısırık ve beceriksiz ama kibar ve asil bir insandır.
--- spoiler ---
Hikaye Scarlett'in hikayesidir. Babasının çiftliğinde güzel ve rahat bir yaşamı varken Amerika'da iç savaş çıkar ve tüm yaşamı altüst olur. sevdiği insanları kaybeder. Sevdiği adama ulaşamaz. Gerçekten sevdiği Rhett Butler'dır ancak bunu çok geç farkeder. Ucu açıktır ama istediğiniz mutlu sonu yazabilirsiniz.
--- spoiler ---
Dengeler bozulduğunda Scarlett'in verdiği mücadele güç verir, karakteri hem etkiler hem kızdırır. Kitabını okuyun derim. Şimdiye kadar kitap-film uyarlamalarından en beğendiğim 3 filmden birisidir. (diğeri Zülfü Livaneli'nin Mutluluk'u ve Gabriel Garcia Marquez'in Kolera Günlerinde Aşk'ı)

2 yorum:

jellyfish dedi ki...

Rüzgar Gibi Geçti, karakterlerinin kişilik özellikleri ve iç savaş yılları ve sonrasında halkın (zengin kesimin) neler yaşadığını anlatan okuması zevkli bir roman. Ancak bana sorarsanız konu bu kadar uzatıp iki cilt yazmaya değecek kadar iyi bir şekilde işlenmemiş. İkinci ciltte yeter artık bunlar da bi kavuşamadı gitti bırakıyorum ben dedirtecek noktaya getirmiyor değil insanı. margaret mitchell'ın bu kitabı yazmaya başlaması ise acıklı bir hikayenin sonucudur. Yazar geçirdiği kaza sonucunda tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş ve bu can sıkıntısını yenebilmek için de ben ve goldfish gibi aşksever insanları eğlendirsin diye Pulitzer ödüllü bu romanı yazmıştır.

goldfish dedi ki...

her ne kadar bana ve jellfayşeme 2 sene arayla "ööeh kavuşsunlar artık uzadı" diye sitem ettirse de harika bir romandır. jelifayşe'nin tespitini de belirtmeden geçemeyeceğim: ben bu Scarlett O'hara'dan çok etkilenmişim. Ara sıra onun gibi tepkiler veriyormuşum. Okuduklarımdan çok etkileniyorum evet. güzel olduğunuz kadar küstahsınızda...