20 Temmuz 2009 Pazartesi

Sıkıntılı Yaz Akşamlarının Boğucu Oyunları

Bu yazıyı yazmaya bitmek tükenmek bilmeyen 'Monopoly' gecelerinden birinin sonunda karar verdim. Ailecek sıkıldığımız şu günlerde toyikiymiş toyzz shopmuş her türlü oyuncakçıyı gezip, bizi yaz akşamlarının buhranından koruyacak meşgaleler arıyoruz. UNO baya bi gecemizi kurtardı aslında. Oyunun kurallarını her kime anlatırsam anlatayım 'E bu bildiğimiz pisyedili!' tepkisini aldığımdan oyundan bahsedesim pek yok zaten siz de biliyosunuzdur. Dikkat etmeniz gereken tek unsur bu oyun ailevi ilişkileri bozuyor, kardeşi kardeşe, dostu dosta, goldfish'i jellyfish'e düşürüyor. 'Hahahah çek bakiyim 4 kart ortayı da kırmızı yaptım! ' diyen, neyse hadi bu 4 kartı da bu tavrıda sineye çektim dediğiniz anda ' Ahanda bu el oynama! ' diyen kuzeni ablayı arkadaşı gördüğünüz zaman hayatınızı ve ilişkilerinizi sorgulamaya başlıyosunuz. Derken hırs bürüyo içiniz ve 'yeter bea tur döndürüyorum' diyip canice bir zevk alarak çektiğiniz her bir kartı misli misli karşı tarafa yedirtiyosunuz. İşte oyunun özü bu. Bir de anımı anlatmak isterim. Goldfish'le UNO oynarken ona oyunu anlatma bahanesiyle elinde yelpaze olup onu o sıcak yaz öğleninde serinletçek kadar kart çektirdikten sonra ( abartıyo da olabilirm :) ) Goldfish'e bişeyler oldu ve 'Hadi bu oyundan bi hayat dersi çıkarmaya çalışalım' dedi. Balık burcu kadını olan goldfish'in bir kart oyunundan bu kadar yüksek beklentilerinin olması beni oldukça şaşırtmıştır.

Hayatım boyunca oynadığım oyunlarda beni çok şaşırtan ikinci şey ise bu akşam gerçekleşmiştir. Monopolyde ilk defa dürüst bir bankacıyla tanıştım. Ya hiç ilk önce bankacının parasının bittiği bi monopoly oynadınız mı? Her insan parayı tomarla görünce ucundan kıyısından ben de alsam ne fark eder hem bunlar uyuyo nolcak der ve bankayı batırcak kadar yüklü miktarda para çalar. Ama bugünki bankacımız (kendileri kuzenim olur) ne bi yer satın aldı ne kodesten çıkabildi ne de para çaldı! Çok ciddiyim bütün bi oyunu yalnızca kira ödiyerek geçirdi. Yazık günah. El kadarken başlamak lazım bunarı eğitmeye. Eğriye eğri doğruya doğru monopoly son 100 yılın en sıkıcı oyunu. Bi türlü sonu gelmiyo, şans kartı çekiyosun bütün ekonomini çökertiyo, diğer oyuncular kendi piyonlarını yaklaşık bir buçuk saat ilerlettiklerinden dolayı sıkıldıklarından mıdır bilinmez senin piyonunu gezmeye çıkarıp il il, ilçe ilçe, kodes kodes gezdiriyolar. Yetmiyo çeneci ablayı ortam boğuyo cep telefonunu eline alıyo onun sorumluluğunu da üstleniyosun. Ama bu sırada o mülayim bankacı mesajlaşan ve oyunla ilgisi olmayan ablanın mülklerinden birine her gelişinde namuslu bir vatandaş olup bunu fark edip ona parasını bir şekilde ödüyor. Sonra herkesin işi gücü var diyip kaldırıyosunuz oyunu.Bilmem kaç yılın monopoly oyuncusuyum ama bir oyunuda kazananı olup da bitiremedim.

Bir de şans yolu var tabi. Sen git 'Gelin Çiçeği' ni almak yerine yanında köpek hediye ediyolar diye 'Şans Yolu'nu al olcak iş mi? Hayatım boyunca merak ettim o gelin çiçeği nasıl bi şey ah onu alaydım ben. Ama bu 'Şans Yolu' köpeği de pek bi tatlı. Tasması var, çekince yürüyo böyle. Bu oyun biraz daha gerçek hayata benziyo. İster üniversiteyi bitirip hayata atılıyosun istersen de direk işin oluyo. Arabanla Şans Yolu şehrinde dolaşırken başına türlü türlü işler geliyo. Evleniyosun, çocuğun oluyo, sonra bi çocuğun daha oluyo derken bi bakıyosun sana çektirdiği şans kartında 'Yeni sevgili yaptın hadi yine iyisin çakal!' yazıyo. Hayır orda napılması gerekiyo anlamıyorum. Arkaya çocukların yanına bi tane de mavi küçük adam (işte bu sevgilim oluyo) onu mu otutturcam? Evli barklı kadınım ben ya bırakın devam ediyim diyesi geliyo insanın. Tek maaş koca bi aile bütün oyun boyunca ilerliyosun ve sonda mutlu son 'Milyonerler Klubü'ndesin! Yok ya kocam çalışmıyodu, bu kadar çocuğun masrafı, bakım kremlerim, çocuk bezleri derken milyoner mi oldum ben şimdi! İşte böyle yıkanıyo çocukların akılları. Merak ediyorum gelin çiçeğini alsaydım nasıl biri olurdum. Sanırım evlenmek için birini arıyan, gelinlik modasını yakından takip eden ve 7 dilde seni seviyorum demeyi bilen (bkz:goldfish) pespembe bi kız olurdum.

Giderek kumarhaneye dönen evime bir de roulette alıcam dün gördüm toyzzshop'ta evin dekarasyonuyla da pek uyumlu. İşte masum yuvalar böyle yıkılıyo. Bir oyun derken bi başkası öteki beriki derken piyasada paranı çarçur etmek pahasına can sıkıntından kurtulmak için alınmadık oyun bırakmıyosun. İşte ben de bu furyaya katıldım sanırım. Goldfish bana batak öğret!

2 yorum:

goldfish dedi ki...

ah jellyfayşem sıkıntılı yaz gecelerinde öğrendim bir sürü iskambil oyunu ve geceleri kurtarmaya geldim.:D benim favorim kanasta olmuştur. batak da öğreteyim. anlam çıkarınca çok felsefik oluyo böyle güzel oluyo oyunlar. :D sıkıntılı yaz geceleri için kahve falı bakmayı da önerebilirim. hayata dair anlam çıkarınca bide böyle geyik dolu bakınca kahkaha dolu oluyor:d "sana gabaran bişeyler var."

jellyfish dedi ki...

:D Bu muhabbet bana direk Recep İvedik'i hatırlatıyo ya 'Sen neden böyle fok balığı gibi konşuyon kız!' :D Her yıl gittiğim fakat ilk defa arkadaş yaptığım Sinop'ta bana öğretmeye çalıştılar ama hiç bişey anlamadım açıkçası zaten grubu da sevmemştim. Goldfishsiz bir kağıt oyunu pembe jellyfishsiz spongebob'a benzer :D