27 Aralık 2009 Pazar

Best of '09

Uyuşukluğum tavan yaptığından veyahut hayatın üzerime oynadığı korkunç oyunları tükettiğim papatya ve karanfilli çayların etkisiyle bir türlü algılayamadığımdan mı bir türlü bu yazıyı yazmaya fırsat bulamadım bea.
Neyse bu sene olan biten(beni etkileyen) ne varsa ahanda aşağıda
  1. Twilight: Bu senenin Tokio Hotel'i oldu. Çok tuttu Stephenie Mayer'ın kıçı kırık vampirleri. Kızlarımız bir solukta okudular. Yapay aşk salgıladılar. Ceykıb benim Edvırt senin diye birbirlerine girdiler. Bella'dan nefret ettiler. Filmlerine taptılar. Ama geçti gitti. Neyse ki insanlar doğru yolu buldu.
  2. Twitter: Biz 140 karakterde kendimizi anlata anlata bitiremedik. Modern dünya insanının vakitsizliğine süper uydu. Ama esas olayı ünlülerin hayatlarının da bizimki gibi ''normal'' olduğunu anladık.
  3. Lady Gaga: Kırdı geçirdi. Suratına mavi şimşek çizen bir popçudan ani bir değişimle 'yeni' pop müziğin yaratıcısı ve tek hakimi olacağını kanıtladı. Yanan piyanolarla şarkılar söyledi, klibinde Alexander Skarsgård'ı zehirledi, Madonna'yla Saturday Night Live skecinde yer aldı, Andy Warhol'un Fabrika'sına benzettiği Haus of Gaga'yı kurdu. Kısacası herkesi kendi ağına düşürdü...
  4. Michael Jackson: Adam bildiğin çekti gitti lan. 'This Is It'e sayılı gün kalmışken çok koydu insanlara ama öldükten sonra sadece Last.fm'de haftada 2 milyondan fazla şarkısı skroplandı. Ne kadar büyük bir sanatçı olduğunu bir kez daha anladık geç oldu belki ama olsun. King of Pop'un hakkını verdi. Gözleri açık gitmemiştir umarım...
  5. Michael Phelps ve Usain Bolt: Biri yunuslardan hızlı yüzdü, diğeri rüzgardan hızlı koştu. Sonuçta isimlerini 'efsane' kategorisinin altına yazdırdılar.
  6. UGG: Pek sevgili Avustralya'dan çıkıp bu ürünü tasarlayan insanlar, sayenizde öldürülen fokların, harcanan paranın, zevksizlikten artık görmek dahi istemeyen gözlerin haddi hesabı yok. Nasıl oldu da bir anda bu kadar çoğaldılar bilemesem de aynı hızla kavbolmaları dileklerimle. Crocks terlikleri daha iyiydi be. Coco Chanel derler bir kadın vardı bilmiyorsunuzdur diye söylüyorum bi gidin ondaki asalete bir de ayağınızdaki korkunçluğa bakın. Üzerine bir de Tiffany'de Kahvaltı'yı izleyin hasetinizden çatlayın. Amin.
  7. Vampirler: Twilight sonrası saçma sapan bir ton seri çıktı, herkes kafayı yemişcesine bunlara dadandı. Klasik vampir anlayışını hatırlayan birkaç insan kaldı. Aynı konular televizyonda, sinemada, kitaplarda defalarca işlendi kabak tadı verdi. Sonuç olarak vampirler o soylu kimliklerini kaybederek ''Benim Edvırt da vampir ayol. Sen böyle durduğuna bakma güneşin altında disko topuna dönüşüyor...'' tarzı sıradan yaratıklara dönüştürüldüler. Vejetaryen vampirlerin yeni olduğunu düşünüyorsan git Anne Rice'ın(vampirlerin annesidir kendileri) Vampirle Görüşme'sini izle de gel.
  8. 2012: Bildiğin millet paranoya yaşadı lan delirdik. 'ÖSS falan anlamam bırakıyorum ben.' diyeni de oldu, 'Yalan ya' diyeni de... Sonuçta film tırt olsa da ölmekten feci korkan insanı kıçındaki son kullanma tarihini fark ettiği için çok sıkıntılı iki yıl geçireceğiz gibi duruyor.
  9. Domuz Gribi: Maskeler, el temizleme jelleri, paranoya ile gelen delilik, aşı tartışmaları, ölenler, kurtulanlar, takmayanlar, hijyen balonuna kendini kapatanlar, Vizigotlar ve Östrogotlar... Aslında 8 numarada olmamalı ama neyse.
  10. İnternette Sansür: Last.fm ve Myspace gibi dev siteler mal sebeplerden dolayı kapanınca, insanların zihninde 'Sırada ne var?' sorusu doğdu. Karşıt hareketlerde kimse tarafından iplenmeyince iş yine başa düştü, DNS numaraları değiştirildi, Tunnel'lara başvuruldu... Sonuçta değişen bir şey olmadı herkes hala istediği yere girebiliyor. Başbakan bile.
  11. (Bonus Track)Sunshine Believers: Fazla söze ne hacet...

1 yorum:

goldfish dedi ki...

2009dan sonra diyorumki hepimiz eninde sonunda ölücez. baktın 2012de yokolamadık domuz gribi var. yayılmışı var. baktın hala yaşıyoruz burdayız, topluca sansürleniriz, öyle yokoluruz.

bide vampirler cidden kötü.

bide ben niye böyle bunalım takılıyosam?